Tango Bir Yol Ayrımında mı?

0
219

“Tango bir yol ayrımında mı? – Mariano ‘Chicho’ Frumboli ile bir röportaj

Tango dünyasında tango yapma stillerine dair ateşli bir tartışma yürüyor: bir tarafta, öncelikle tutkulu ve duyusal bir kucaklaşmaya (duyguya) odaklanan, Tangonun Altın Çağından gelen ‘milonguero’ dans stilini savunanlar, öbür tarafta başkaları için daha teatral bir performansla adımlara odaklanmış, daha çağdaş ‘nuevo’ stilini savunanlar.
İşte size Tango nuevonun kurucularından birinden bir takım açıklayıcı yorumlar. Hangi stili seçerseniz seçin, tangonun özünden bahsediyor.

Öz ve Eğitim

Mariano ‘Chicho’ Frumboli

M: Seninle dansçıların ve eğitmenlerin bizim deneyimimizden çıkarıp öğrenenlere sunabileceği katkıdan konuşmak istiyorum.

CH: Milongaya gittiğimiz, gösteri ya da şov yaptığımız her gün tango tarihi yazıyoruz, işte bu bir katkıdır. Birçok genç, tango ile haşır neşir olmuş durumda; güçlü bir dönemin başlangıcını yaşıyoruz. Tarzın bir yere gittiği yok; saklı kalmasının ya da yeniden ötekileştirilmesinin bir yolu yok. Durmaksızın evrim geçiriyor.

M: Ama bazen yeni başlayanlar tüm o seçenekler içerisinde kendilerini kaybediyorlar.

CH: Tamamen kaybolmuş durumdalar! Ben son büyük milonguerolarla birlikte öğrendim, bilgiyi doğrudan onlardan aldım. Dansa yeni başlayanlar bu deneyime sahip değil, daha ziyade, benim de bir parçası olduğum ara bir kuşaktan öğreniyorlar; biz, o eski dansçılarla daha genç olanlar arasında bir bağlantı noktasıyız. Sorun şu ki, eğitim verirken bir şeyi kaçırdık, bütün sorumluluğu üstleniyorum ve diğer meslektaşlarım da üstlenmeli. Öğrendiklerimi aktaramıyorum. Yaratmak için çıldırıyordum çünkü hareketin evriminde yeni bir damar görmüştüm. Kendimi bunun içerisine attım ve derinlerde bir yerde sahip olduğum o tango özünü aktarabilmenin yolunu kaybettim. Bu yüzden, son zamanlarda, bu dansın gerçek özünü anlamayan ya da bilmeyen çok fazla insan olduğunu hissediyorum.

M: On beş yıldır dans ediyorsun. Dansta fark ettiğin değişimler neler?

CH: Önceleri, insanlar, ona bir biçim ve stil kazandıran işlevsel ve mekanik bir şekilde, hassasiyet ve özel bir estetikle çalışıyorlardı. Bir hareket yapmak ya da bir adım atmak bedenin bütününe ait bir ifade demekti. Son zamanlarda, sadece öz değil, dansın ağırlığı, yoğunluğu ve önemi de kayboldu. Bana göre, bu yeni tango, tangonun olduğu şeye duyulan saygının bir kısmını yitirdi.

M: Milongueroların bize sezgisel olarak aktardıkları bilgi, hareket etme biçimlerindeki o tarif edilemez tat
kayboldu…

CH: Evet, Almagro milongasının pistine çıkmam beş ayımı aldı, cüret edemedim ve her Pazar sadece izlemeye gittim. Zamanında görülen saygıyı şimdi bir nebze olsun bulamıyorsun. Şimdi o saygıyı, anca Glorias Argentinas, La Baldosa gibi bazı milongalarda ve genç tango çemberinin uzağındaki yerlerde hissediyorum. O özü senden ve senin kuşağın dansçılarından da almıştım. Bugünün insanlarının motive olmadığını, çalışmak ya da araştırmak istemediğini hissediyorum. Dibine kadar gitmek istemiyorlar; yüzeyde kalıyorlar. Bu, kullanılan yeni hareketler ve dinamiklerle de ilgili, belli bir enerjiyle yapılmayınca soğuk bir şekilde dışa vuruluyorlar.

M: Hareketin içeride ne söylediği dışarıdaki formu kadar önemli.

CH: On yıl önce, milongalara gittiğimde, bir çiftin bütün bir dans pisti etrafında gezinmesini izleyebiliyordum. Çünkü beni cezbeden, gözlerimi onlara kilitleyen bir şey vardı. Bugün, yirmi saniyeden fazla izleyemiyorum, çünkü hepsi aynı. Çemberde ilerleyen bir çift görüyorsun, bir sonraki de aynı şeyi yapıyor, geri kalanı da. Beni cezbeden, heyecanlandıran hiçbir şey yok. Kalan bir iki geleneksel yer dışında.

M: Otomatik dans eden ya da formülleri tekrarlayan insanların bunu daha içsel bir şekilde yapabileceğini düşünüyor musun?

CH: Bunun için çok şey gerekli! Senin de bildiğin gibi, çünkü eğitmensin, bugün geçerli olan tango pedagojisinin kodları on yıl öncekinden çok daha çözülmüş durumda, bu yüzden de öğrenmek daha kolay. Bugün bir volcada(1) ya da colgada(2) yapıyorsun, ikisi de aynı, çünkü, ticari olarak konuşacak olursak ikisi de aynı pakette. Sonra, sandwichito ya da volcada yapmak arasında… insanlar volcada yapıyor! Çünkü daha havalı. Tangoda insanlar benmerkezci, fazla bireysellik var. O anın tadını çıkarmak için sandwichito değil de onları daha iyi ve güzel gösteren ne varsa onu yapıyorlar. Ve bugün, dansta birçoğu Piazzola olduğunu düşünüyor ama değiller. Sadece dışarıdan nasıl göründüklerinin kaygısına düşmüş erkekler ve kadınlar görüyorum. Bu oldukça karmaşık bir durum, bütün bir porteño(3) karakteri ve kimliğiyle ilgili olmalı.

M: Ama başka dönemlerin milongueroları da porteñolardı!

CH: Evet ama o milonguerolar saygı, zarafet ve duyarlılığa sahipti, durum tamamen farklıydı. Kendi rolümün çelişkili olduğunun farkındayım, çünkü bu genç hareketi ortaya çıkaranlardan biriyim. Zamanında kendi dönemime karşılık vermeyen, katı milonguero kodlarından sıkıldım ve isyan etmek için kendi yolumu çizmeyi denedim. Bugün, yeniden bir milongueroyum (kahkaha); cabeceo(4) yapmayan, kodları ya da saygıları olmayan insanlara karşıyım. Tangonun kıymeti sulandırıldı. Tam da bu yüzden birçok dansçının kaybolduğunu söylüyorum, dans etmek için zar zor birbirlerine tutunuyorlar, iki saat boyunca zombi gibiler. Bu çok üzücü.

M: Bazen, daha geniş hareketlere izin veren, dansçıların daha çok alan kullandığı yeni akımlarla, kapalı kucaklaşmanın olduğu geleneksel tangoyu savunanlar arasında bir rekabet seziyorum.

CH: Bununla ilgili şaşırtıcı bir şey var. Bir yanda tangonun köklerini ölümüne savunan gelenekçiler, bir yanda modern ya da alternatif dansçılar, diğer bir deyişle, yeni tango var. Ama baktığında bunların ortasında bir şey yok. Gelenekçiler, modernlerin tango değil jimnastik yaptığını ileri sürüp şikâyet ediyor, modern dansçılar da diğerlerinin zamanda sıkışıp kaldığından şikâyet ediyor. İç içe geçme diye bir şey yok, bir grup diğerine karşı. Bu beni üzüyor çünkü aslında hep birlikteyiz.

M: Tangoya dair bir dileğin var mı? Beklettiğin herhangi bir girişim?

CH: Sana bir hikâye anlatacağım. Rock’n Roll’a meraklıydım; uzun saçlarım vardı, davul çalıyordum. Tangodan nefret ediyordum, biraz olsun sevmezdim, dinleyemezdim bile. Ama Ricardo Barrios ve Victoria Vieyra’nın dersine gidip partnerimi ilk kez kucakladığımda tüylerim diken diken oldu. “Burada bir şeyler oluyor…” dedim ve hiç durmadım. O büyülü an başlangıcım oldu. Öte yandan, birkaç yıl önce Horacio Godoy’un organize ettiği “La Trastienda” milongasına gittim. İçeri girdim ve seni gördüm. Seninle dans etmek istedim ama kendimi yokladım bir. Sana sorana kadar gittim geldim. Konuştuğumuzu hatırlıyorum, sonra kucaklaştık ve o an 40 yıllık tangoyu hissettim. Kucaklaşırken… anlıyor musun? Tek bir adım bile atmamıştık daha! Sadece beni tutuşundan. Benim için tandanın en güçlü anıydı o. Sonra uzunca bir süre dans ettik. Harikaydı, her türlü şeyi yaptık, çok keyif aldım. Ama o kucaklaşma anı, ilk ya da diğer sınıflarımdan biri gibi, tango ile ilişkime dair unutamayacağım bir an oldu. Kucaklaşmanın samimiyetinden bahsediyorum. Çok az insanla aynı şeyi hissetmişimdir, çoğu yitip gitti. Tango için dileğim, ruhtaki bu ortak yoğunluğun geri dönmesi. Yüzeyde kalınmaması, ta içinde hissedilmesi. Tarz, bu samimiyetten evrilir. Tangonun özü kucaklaşmada ve dans ettiğin kişidedir.

M: Daha ne diyebilirim ki! Teşekkürler!

Doğaçlama ve Müzik

M: Harika bir doğaçlamacısın, yarattığını görmek beni büyülüyor. Yönlendirmeler yaratıcılığı geliştirerek doğaçlama bir gösteriye dönüştürülebilir mi?

CH: Belki de bir ‘kamikaze’yim. Benim içimde uyanan şey, sezmenin ya da duygunun beni harekete geçirişi. Her tango farklı ve güçlü bir andır. Koreografiler düzenledim, çok değil. Çünkü bunları birkaç kez tekrar ettikten sonra, pek de bir risk göremiyorum ve risk olmadığında da her şey çok kolay görünüyor. Beni motive eden tetikte olmak, düşme sınırında olmak ve bundan sıyrılabilmek. Doğaçlamada bu var. Ne zaman dans edecek olsam, müziği ve şarkı sayısını o an seçiyorum. Partnerim Juana Sepulveda ile bağlantı kurmaya, yaratmaya çalışıyorum ve aktarımın ya da dışavurumun sanatsal anı orada, o anda. Bunu ne hazırlıyorum ne de bunun hakkında düşünüyorum. Bazen işe yarıyor, bazen yaramıyor.

M: Hiçbir tasarım ya da önceden yapılmış bir plan yok mu?

CH: Hayır, asla yapmıyorum. Belki milongada deneylediğim bir takım adımlar atıyorum, bu da benim pratik yerim. İşe yaramıyorsa ısrar etmiyorum. Çünkü kendimle, partnerimle ve insanlarla olan bağlantımı yitirebilirim. Çok prestijli orkestralarla dans ettim, dünyanın her yerindeki sahnelerde, koreografi yapmadan. Duruma göre, belki giriş ve çıkışları hazırlıyorum ama dansın kendisini değil.

M: Bazen seni dans ederken gördüğümde dansının yapısı sanki harmonisi ve müzikalitesi bakımından düşünülmüş gibi görünüyor.

CH: Bu, uzun yıllar müzisyenlik yapmamla ilgili. Bu yüzden müziğin yapısını, Osvaldo Pugliese mi, Anibal Troilo mu, Piazzola ya da Electronic tango mu anlıyorum. Planladığım tek şey, isabetli anlarda çalabilmek için çok iyi bildiğim tangoların seçkisi. Her zaman oraya ait olduğunu düşündüğüm şeyi vermeye çalışıyorum.

M: Bütün bunlar hemen oracıkta mı oluyor? Belirli bir süresi olan, belirlenmiş bir cümlelemeyle, belirli bir şekilde yapılmış bir sekans yaptığın anlar var, yaratmanın yanı sıra partnerini yönlendirdiğin…

CH: O cümleyi ve ne kadar süreceğini biliyorum, ne zaman sona ermesi gerektiğini biliyorum ve müziğe kusursuz bir şekilde uysun diye hareketi başından sonuna hazırlıyorum.

M: Yani müziğin yapısını bilmek önemli.

CH: Hayati. Profesyonel dansçıların birçoğu tangoları bilir ama derinlemesine değil. Müziğin çok iyi araştırılması gerek. Ritimlerden, cümlelemelerden ya da süreden bahsetmiyorum, yapıdan, nüanslardan ve tonlardan bahsediyorum.
Müziğe dair öğrenilmeyi bekleyen bir zenginlik var. Ve sınırı yok!

M: Ayrıca ilginç olan müzikal yorumlamanın harfi harfine olmaması. Bir stilin var ve birçok kişi senin müziği yönetme şeklini takip ediyor ama ciddi bir kavrama eksikliği görüyorum. Tek tek küçük aksanları çizmekle ilgisi yok! (Kahkaha) Tangoya dair olağanüstü olan, müziği rastlantısal ve kişisel bir şekilde kullanma olasılığı. Gösteri dansçılığı bakımından bu yeni akımı nasıl değerlendiriyorsun?

CH: Bu yeni bilgiyi yakalamış ve kendi koreografilerinin içine koymak isteyen birçok profesyonel var. Ne var ki bu materyal henüz rafine değil, kendisini konsolide edene dek olgunlaşmak için zamana ihtiyacı var, ancak o zaman dışavurumun bir unsuru olarak kullanılabilir.

M: Akıcı bir dışavurum yerine hala adımlar görünüyor.

CH: Bence bu zaman verme meselesi.

Röpörtaj eltangauta.com (Aralık 2009) alınmıştır.
Çeviren Fulya Alikoç

1-Kapalı tutuşta erkeğin kadının dengesini bozarak bedenini kendi eksenine doğru eğmesidir. Dışardan bakıldığına hareket bir V harfine benzer. (Tangopedi’nin notu, t.n.)
2-Partnerin ekseni dışına çıkartılarak döndürülmesi (t.n.)
3-Arjantin için Buenos Aires’li, Şili için Valparaíso’lu kişiler için kullanılan bir sözcük (t.n.)
4-Dansa davet edilmek istenen kişiyle kurulan göz teması. Davete bir baş onayıyla icabet edilebileceği gibi, bakışların başka bir yöne çevrilmesi halinde davet kabul edilmemiş olur. (t.n.)