Yeniden Tangolu Günlere Dönüş

0
260

Yeniden tangolu günlere dönüş

Tango Balosu bir başlangıç değil, süregelen ”Milongaların” daha geniş bir meraklı kitlesine ve halka duyurulup, canlı müzik eşliğinde sunulmasından ibaret. Saat 20.00’de başlayacak olan balonun, unutulmayan bazı Türkçe tangolar ve değişik etkinliklerle zenginleştirilmesi de düşünülmüş.

Türkiye’de 76. yılını kutladığımız Cumhuriyet’le birlikte her şeyde olduğu gibi kültür, sanat ve eğlence hayatında da Batı’ya yönelik büyük değişimler ortaya çıkar. Türkiye her yönüyle çağdaşlaşmalı, siyasal, ekonomik ve idari olduğu kadar kültürü ile de Batı’ya ayak uydurmalı idi. Ancak bütün bunların gerçekleşmesi için halkın desteğine ihtiyaç vardı. Hem Batı’dan gelen bir müzik hem de çokseslilik içinde sadelik içeren tango, bu desteği fazlasıyla sağlamış, o günlerde coşku ile yaşanan cumhuriyet balolarına da girmekte gecikmemiştir. Bu yüzdendir ki İstanbul’da balo, Pera Palas ve tango sözcükleri birbirini çağrıştırmakta…

Bu akşam Pera Palas’ta yapılacak olan ”tango balosu” nun amacı ve çıkış noktası bu olsa gerek. Ama şurası da bir gerçek ki yalnızca tango çalınacak ve dans edilecek, günümüzün bu ”tango balosu” geçmişteki cumhuriyet balolarından bir hayli farklı olacaktır. Bu bir anlamda son 10-15 yıldır bütün dünyada yeniden başgösteren ”tango merakının” bize de yansıyan etkilerinden biri.

Tango tutkunu sanatçılar

Son yıllarda İstanbul’a gelen tango sanatçıları, orkestra ve şovları yanında festivallerde ve sinemalarda gösterilen ”Tango” konulu filmler, hatta Gary Burton gibi bir caz ustasının ve klasik müziğin büyük isimlerinden Gidon Kramer’ in tango konserleri bu ilgiyi canlı tutmakta. Bu gece saat 20.00’de Pera Palas’ta çalacak orkestra bir dörtlü: ”Tango Real Quartett.” Arjantin dışında ve Avrupa’da kurulan başarılı tango topluluklarından biri. Berlin’den geliyorlar, ama kendilerini Buenos Aires’te Cafe Tortoni’de, Clup Almargo’da, Uruguay’da ”Cumbre Mundial Del Tango” da kanıtlamış müzisyenler. Piyanoda Robert Schmidt, bandoneonda Paul Raackow, kemanda Mattias Leopold ve kontrabasta Peter Blazeowsky yer almakta. Evet, topluluk, tango için ”zorunlu ve yeter” 4 enstrümandan oluşuyor: Keman, bandoneon, piyano ve kontrbas… Dörtlüye katılan Amira Campora ve Ulli Barth dans çiftinden Amira, Buenos Aires’in Casa Blanca, Bar Sur, Berretin gibi tango kulüplerindeki yarışmalarda derece almış Arjantinli bir sanatçı.

Tango Real Quartett, 1994 yılında ilk olarak iki bandoneon, iki keman, piyano ve kontrbas olmak üzere bir sextet olarak kurulmuş ve 2 CD yapmıştı: Milongueando En Berlin ve Tiempos Viejos. Bu ikinci disklerinde topluluk, Arjantinli şarkıcı Pablo Banchera’ ya eşlik ediyordu. Altılı, 1996 Ekim ayında Uruguay Montevideo kentinde yapılan ve 17 ülkeden müzisyen ve dansçı olmak üzere 500 sanatçının katıldığı ”Dünya Tango Zirvesi” nde dikkatleri çeker ve Buenos Aires’e geçerek orada da konserler verir. 1998’de Arjantin’de yapılan tango festivaline ”davet edilen yegâne Alman topluluğu olarak” giden Tango Real Quartett, Buenos Aires’te La Nacion gazetesinin ”Avrupa’da tango emin ellerde” övgüsü ile çıkan kritiğinde ”Berlin’de doğan Buenos Airesliler” olarak nitelenir. Gerçek anlamda topluluğun belkemiği sayılacak iki elemanı; bandoneonist Paul Raackow ve piyanist Robert Schmidt, Berlin Yüksek Sanat Okulu’nu bitirmiş, Nestor Marconi, Osvaldo Montes, Rodolfo Mederos gibi tangonun dev isimlerinden ders almış, tango tutkunu sanatçılar.

1997 yılında bir dörtlü olarak yeniden kurulan Tango Real Quartett bugün bütün bir yıl dolu olan konser programları ile Avrupa’da, Arjantin tangosunun 100 yılı kapsayan eski ve yeni örneklerini kendi özgün düzenlemeleriyle sunmakta. Dörtlünün 1997 yılında çıkardıkları son CD’leri ise Arjantinli besteci Peregrini Paulos’ un bir tangosunun adını taşıyor: İnspiracion. Tanıtım broşürlerinde ise şöyle bir cümle dikkati çekiyor: ”Frakla ama dans ayakkabılarıyla yapılan tango…” Yani tangonun gerçek yüzüyle Avrupa zerafetinin bir karışımı.

Tangonun doğum yeri olan Arjantin’den Avrupa’ya gelişi asrın başlarına 1912- 1913’lere kadar uzanır. Önceleri Paris’in gece kulüplerinde boy gösteren bu yeni ve erotik dans pek sevilir. Tangonun dansı, müziğinden daha çok etkiler Avrupalıyı. Ama çok geçmeden kendi memleketinde de seçkin çevrelerce ayıplanan ve hor görülen tango, Papa X Pio tarafından da reddedilir ve yasaklanır. Ama bu yasak uzun ömürlü olmayacaktır. Tango, sınırları aşar, Almanya, İngiltere ve Hollanda’ya uzanır. Londra Savoy Oteli tango çayları, tango yemekleri düzenlemeye başlar. Tango giyimde bir moda, bir rengin adı ve bir şampanya markası oluverir. Böylece çılgınlığa varan bir ”Belle Epoque” dönemi yaşanmaktadır: Almanya’da Kayser II Wilhelm kraliyet subayları için tango yasağı koysa da… Almanların ünlü Barnabas von Geczy, Heinzy Huppertz gibi tango orkestralarının plakları Türkiye’ye de ulaşır. Chopin ‘in bazı valsleri, Lizst ‘in aşk rüyası, Verdi ‘nin operalarından bazı parçalar birden tango oluverir. Albeniz’in İberia suitinden veya Pepita Jimenez operasından bile daha popüler olan tangosunu Viyana Filarmoni Orkestrası’nın ünlü şefi Xaingartner’in El Ranti adlı tango bestesi izleyecektir. Korsika doğumlu Fransız vatandaşı Tino Rossi’ nin J’attendrai, Tan qu’il y aura des Etoiles, Marinella gibi tangolarını bütün Avrupa bilmektedir o yıllarda.
Danimarkalı viyolonist Jacop Gade’nin Jalousie adlı parçası bugün bile bir vakıf olarak sadece bu tangonun telif haklarıyla ayakta durmakta.

Avrupa’da vahşi görünümünden sıyrılarak ”evcilleşen” tango romantik bir havaya girer ve bu kalıba uygun olarak her ülkenin kendi diliyle bestelenmiş ”yerel tangolar” ortaya çıkar.

1950’li yıllardan başlayarak bütün dünyada olduğu gibi vatanı olan Arjantin’de de eski başarısını kaybeden tango, orada Astor Piazzolla’ nın ”Yeni Tango Akımı” ile bir çıkış yapacak, ama önemli bir zaafa uğrayacaktır. Zira yeni tangoda dans unsuru göz ardı edilmişti. Arjantin’de organize kulüp ve dans lokalleri yavaş yavaş kaybolmaya başlar. ”Dans İçin Tango” yerini ”Dinlemek İçin Tango” ya bırakmıştır. Avrupa’da ve diğer ülkelerde nostaljik bir anılar demetine dönüşen tango, gene öz vatanından gelen yeni bir çıkış yolu bulmakta gecikmez. 80’li yıllardan başlayarak ortaya çıkan Arjantin Show-Tango toplulukları, tangonun müzik, şiir, yorum ve danstan oluşan dört unsuru da içeren ve mükemmel koreografilerle sunulan gösterileriyle yeniden bütün dünyayı etkilemeye başlar. Günümüz dünyasında ise insanlar daha çok tangoya katılmak ve onunla dans etmek için ilgileniyor. Arjantin tango dansı bugün sadece profesyonel artistlerin değil, sıradan insanların da başarabileceği figürlerle Arjantin’de ve Avrupa’da binlerce dans okulunda öğretilmekte.

Türkçe tangolar da yer alacak

Bizde de durum farklı değil. Yalnızca İstanbul’da değil, Ankara’da, İzmir’de, Eskişehir’de ”Tango Geceleri” düzenlenmekte, yetkin dans hocalarının verdiği derslerle, Avrupa’dan, Birleşik Amerika’dan hatta Arjantin’den getirilen hocalarla tertiplenen ”Atölye Çalışmaları” ve İstanbul’da haftanın 5 gecesi yapılan ”Milongalar” bu tutkuyu gidermekte. Hatta Birleşik Amerika’da yaşayan, ama sık sık İstanbul’a gelip buradaki çalışmaları düzenleyen ünlü bir dans hocamız bile var: Metin Yazır. Özetle; bu gece Pera Palas’ta yapılacak olan ve daha sonra her ay tekrarlanacağı söylenen ”Tango Balosu” bir başlangıç değil, süregelen ”Milongaların” daha geniş bir meraklı kitlesine ve halka duyurulup, canlı müzik eşliğinde sunulmasından ibarettir. ”Tango Balosunun” unutulmayan bazı Türkçe tangolar ve değişik etkinliklerle zenginleştirilmeside düşünülmüş.

İstanbul’daki ”Arjantin Tango” dans meraklılarınının da misafir orkestra ve dans çiftine katılarak, geceyi bir gösteri haline dönüştürmesi bekleniyor.

FEHMİ AKGÜN
Cumhuriyet Gazetesi 18.11.1999