Yaşam Bir Tangoya Dönüşürse

0
222

Yaşam bir tangoya dönüşürse

Son yıllarda müziği, dansı ve dünya sahnelerini dolaşan gösterileriyle yeniden gündeme gelen tango, festivalin açılış filminin de konusu. Film, üç büyük ünlü ustanın eseri: Yönetmen Carlos Saura, müzik direktörü Lalo Schifrin ve görüntü yönetmeni Vittorio Storaro. Carlos Saura, her sahneyi bir tango dersi ve okulu olarak düşündüğünü belirtiyor.

Son yılların en çok merak edilen filmlerinden Carlos Saura’ nın Tango’su bu gece 18. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin açılışı dolayısı ile Beyoğlu Emek Sineması’nda özel olarak davetlilere gösterilecek. Ama bu filmi, Mayıs ayından başlayarak İstanbul’da diğer sinemalarda da izlemek mümkün.

Tango, temelde üç büyük ve ünlü ustanın eseri: Yönetmen Carlos Saura, müzik direktörü Lalo Schifrin ve görüntü yönetmeni Vittorio Storaro. Bir İspanyol, bir Arjantinli ve bir İtalyan.

Sesli sinemanın başlangıcı ile Arjantin sinemasının en önemli kaynaklarından biri Tango olmuştur. Hatta çoğu kez sessiz sinema döneminde bile çevrilmiş tango konulu birkaç filmin adı geçmekte. Böylelikle Arjantin’de uzun yıllar boyunca çekilmiş çok sayıda filmin yanına dolaylı veya dolaysız olarak tangodan yararlanan veya onu konu olarak alan Hollywood ve Avrupa yapımlarını ve de televizyon belgesellerini katarsak tango adına önümüze oldukça büyük bir tablo çıkar. “Cria Cuervos -Besle Kargayı”, “Bodas De Sangre- Kanlı Düğün”, “Carmen” gibi filmlerin yaratıcısı Carlos Saura’nın Tango’su ise bunların şimdilik sonuncusu.

İhanet, aşk, tutku ve ölüm

Kısaca ”Yaşam Bir Tango’ya dönüştüğünde” diye adlandırılan, sade ve klişeleşmiş bir konu yanında filmi şöylece özetlemek mümkün: ”Tutkunun, dansın, müziğin, dekorun ve giysilerin başdöndürücü bir karışımla sunulması.”

”Tango üzerine bir film yapma fikri önce prodüktör Juan Carlos Codazzi ‘den çıktı” diye anlatıyor Saura. ” Lalo Schifrin ile buluşarak filmin müziği hakkında konuşmamızı da o başlattı. Lalo Schifrin’in film müziği alanındaki deneyimi bana cesaret veriyordu. Aslında ben, Arjantin müziğine özellikle tangoya karşı daima bir ilgi duymuşumdur. Bir piyano virtüözü olan annem, piyanoda Albeniz ‘in Tango’sunu, Guastavino ve Alberte Ginastera gibi Arjantinli bestecilerin eserlerini çalardı sık sık… 1936-1939 iç savaş yıllarında -ki ben henüz bir çocuktum- anılarımın arasında Carlos Gardel’ in ve İmperio Argentina’nın sokaklarda söylenen veya komşu evlerin avlularından yansıyan tangoları yer almakta… Lalo Schifrin’le saatler ve saatler boyunca, filmde yer alacakyasam-bir-tangoya-donusurse tangoları, milongaları ve Arjantin valslerini seçtik… Tango’da yer alan 30 kadar temanın 6’sı, Schifrin’in bu filmi için yaptığı yeni kompozisyonlar: Tango Del Atardecer, Tango Barbaro, Tango Lunaire, Los İnmigrantes, La Represion ve Tango Para Percusion… Bunun yanında Villoldo ‘dan Astor Piazzolla ‘ya kadar uzanan bir yelpaze içinde Caminito, La Cumpartsita, Recuerdo, A Guego Lenot gibi geleneksel tangolar bulunmakta.”

“GörevimizTehlike”, “Gangsterin Kaderi”, “Kirli Adam”, vb. gibi ünlü besteleri ve film müzikleriyle 4 kez Grammy Ödülü kazanan ve 6 kez de Oscar’a aday olan Lalo Schifrin’i bütün dünya bir caz müzisyeni olarak tanımakta idi. Ama onun bir Arjantinli olduğunu ve de Astor Piazzola’nın 1955 yılında Paris’te kaydettiği ”Sinfonia De Tango” adlı L.P’ye piyanist olarak katıldığını, hele hele 1987 yılında Birleşik Amerika’da Astor Piazzolla’nın ”Bandoneon Konçerto’sunun” seslendirilmesinde orkestrayı yönettiğini hatırlayanlar Schifrin’in bu filmdeki yerini hiç de yadırgamadılar.

Tango filminde kamera arkasında ise İtalyan Vittorio Storaro yer almakta. ”Kıyamet”, ”Kızıllar”, “Son İmparator” adlı filmleriyle 3 kez En İyi Görüntü Yönetmeni Oscarı’nı kazanan Storaro.

Ünlü dansçı Juan Carlos Copes, Ana Maria Stekelman ve Carlos Rivarola ‘nın koregrafik düzenlemeleriyle filmde rol alan sanatçılar; F. Solanas ‘ın ” Gardel’in Sürgünü” filminden tanıdığımız Miguel Angel Sola, Mia Maestro, Cecilia Narova, Juan Carlos Copes, Carlos Rivarola, Sandra Ballestros ve Enrique Pinti… Altı milyon dolarlık bütçesiyle şimdiye kadar yapılmış en pahalı Arjantin filmi sayılan, Buenos Aires’te Baires Stüdyoları’nda 1200 metrekarelik alanda kurulan bir platformda ve 9 haftada çekilen Tango’da 400 dansçı rol alıyor. Arjantinli, İtalyan ve İspanyol artistlerin ve teknik adamların işbirliği ile ortaya çıkan bir film.

Filmi bütünüyle bir tiyatro provası gibi tasarladığını ve her sahneyi bir tango dersi ve okulu olarak düşündüğünü söyleyen Saura diyor ki ”Fotoğraflar, sahneye konuş, koreografi ve yorumun bir bütün halinde birleştirilmesi gerekiyordu. İşte bu da bana düşen görev oldu.”

Tango, aralıklı olarak konu ve tarih ile süslenen, dans ağırlıklı bir film. Sanki her şey dans için bir bahane olmakta. Senaryo ise tam ”tango” ya yaraşır konumda: ”İhanet, aşk, tutku ve ölüm…” Böylelikle tangonun yaşamdan ayrı düşünülemeyeceğini, özetle yaşamın bir tango olduğunu söyleyenleri doğrulamakta. Oyunda da zaten senaryo ve gerçek olaylar birbiri içine geçmiş ve karışmış olarak veriliyor. Tango’da siyah beyazdan renkliye kadar her şey var. Tıpkı ”tango” gibi. Her şeyden bir parça.

‘Geçmişi yok edemeyiz’

Filmde başrolü oynayan 21 yaşındaki tiyatro oyuncusu ve şarkıcı Mia Maestro, Buenos Aires’te General San Martin tiyatrosunda gene başrolü oynayacağı ”Trilogia Del Verano” adlı müzikalle Tango arasında karar verememiş, ama Saura’nın ısrarları kadar senaryoda geçen ve Borges ‘ten alınan bir cümle de onu etkileyerek Tango’ya dönmesine sebep olmuş: ”Geçmişi yok edemeyiz. Yaşanmış olan şeyler er veya geç bir gün geri dönerler. Ve bu geri dönenlerden biri de geçmişi yok etme düşüncesidir.”

Özetle, son yıllarda müziği, dansı ve dünya sahnelerini dolaşan gösterileri ile tekrar gündeme gelen tango, 18. İstanbul Uluslararası Film Festivali’ne de ağırlığını koyuyor. Bu akşam açılışta gösterilecek “Tango” dan başka Sally Potter’ in “Tango Dersi” adlı filmi de festival içinde yer alıyor ve her iki filme duyulan ilgi dikkate değer.

FEHMİ AKGÜN
Cumhuriyet Gazetesi 16.04.1999