Tango, İspanya, Küba, Meksika, Uruguay ve Arjantin kökenli çeşitli müzik ve dansların bir dizi etkıleşim ve karışım süreci sonunda 19.yüzyıl ile 20.yüzyıl ara kesitinde klasik karakterini bulmuş bir dans müziği türüdür. O dönemde Arjantin’i ve özellikle Buenos Aires kentini toplu bir çılgınlık şeklinde saran bu dans ve müzik, yüzyıllık bir süreden ve pek çok değişimlerden sonra bugün Arjantin kültürünün bu disiplinlerdeki tartışmasız en etkin olanıdır.
Tango müziği bazen sırf enstrümantal da olmakla beraber çoğunlukla güfteli şarkılar şeklindedir. Bu güfteler çok kere edebi değeri olan, “Tango sözü literatürü”nü oluşturan gerçekçi, hüzünlü, sempatik, dramatik ya da trajik şiirlerdir. Tango müziği, besteci, düzenleyici ve virtuoz bandoneonist Astor Piazzolla tarafından senfonik boyutlara ulaştırılmıştır. Tango şairi ve Arjantin Ulusal Tango Akademisi Başkanı Horacio Ferrer, “Tango, dört ayn fakat birbiri ile ilişkili sanat olan müzik, dans, şiirsel şarkı ve yorumdan oluşur” tanımı ile tangonun mülti-disipliner özelliğini saptaımştır. Tango kuşkusuz bir halk sanatıdır. Ama çoğu halk sanatları gibi kırsal kesim sanatı değil, aksine çok uluslu bir metropol’ün karakteristik simgesi haline gelmiş olan bir kent sanatıdır. Tango, Montevideo ve Buenos Aires gibi liman kentlerinin gemici meyhane ve barlarından kaynaklanıp toplumun en üst düzeylerine yükselmiş ve tüm dünyaya yayılmıştır. Ama bu yayılış ünlü sanatçıların ilgisini çekmek yoluyla değil ve fakat bizatihi halkın ve halkların ilgilerini çekerek gerçekleşmiştir. Tango bu şekilde varlığını yüzyıldır sürdürmektedir ve görünüşe göre daha da sürdürecektir. Araştırmacılar “Tango”nun, bu özelliği ile psiko-sosyal ve sosyo-kültürel bir “olgu” meydana getirdiğini ,kabul etmektedirler. Tango değişik çevrelerde ve değişik toplumlarda değişik yorumlara uğramıştır. Ancak genel gücünü müzikal özelliğinin kişiye etkisinden alır.
Yazar: Eşref Denizhan
31.10.1994
Fehmi Akgün’ ün katkıları ile…