Tango Neden Hayatınızı Değiştirir?

0
260

Siz fark etseniz de, etmeseniz de tango hayatınızı değiştirir. Bu değişiklikler öyle çok ani ve keskin değildir; hatta fark edilemeyecek kadar küçük ve aşamalı gerçekleşir.  Her ne şekilde olursa olsun, tango yapıp da, bu dansın hayatını bir şekilde değiştirmemiş olduğu herhangi birine henüz rastlamış değilim.

Burada bahsettiğim şey, kaçınılmaz olarak bir genelleme; her durum elbette şahsına münhasırdır. Bununla beraber,  çevremdeki yaşamlarda gözlemlediğim eğilimler, bu şekilde bir genelleme yapmama rahatlıkla olanak sağlıyor. Günlük yaşantımda, tangonun çeşitli ölçülerde dokunmuş olduğu insanlarla çevriliyim. Tıpkı benim gibi tango müziğini ilk duyduğu ve partnerine ilk sarıldığı andan itibaren kendini tamamen ve sonsuza kadar tangoya kaptırmış olan insanlar biliyorum. Benimle aynı grupta olan bu insanların tangoyla ilk karşılaşma anında düşündükleri şey hiç şüphesiz, “Hayatım boyunca aradığım şey işte buydu” oluyor. Bununla beraber,  kendini bizler kadar kaptırmamış olup ama yine de yaptıkları diğer şeylerin yanında tangoya da fazlaca zamanlarını adayan insanlar da var. Sonuç olarak, adanmışlığınızın derecesine bakılmaksızın, tangonun bir şekilde hayatınıza derinlemesine etki ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Öncelikle kendinizi tangoyu öğrenmeye adar ve fırsat buldukça dans edersiniz. Bu şekilde, kendinize izin verdiğiniz ölçüde ilerleyebilirsiniz.  Her gün dans etmeye gidemeseniz de, her hafta dans dersine ya da tango aktivitelerine katılamasanız da,  tango çok özel bir şekilde hayatınız işgal eder. Başka bir şeylerle uğraşırken müziklerini dinlersiniz. Gardrobunuzda,  daha önce olmayan bir “tango” bölümünüz olur. Ahşap zeminlere artık farklı gözlerle bakarsınız. İş seyahatlerine giderken, tango ayakkabılarınızı da yanınızda götürür, iş arkadaşlarınızla akşam yemeğine çıkmaktansa, internetten, gideceğiniz yerde milonga yapılan bir yer araştırırsınız. Ve bilinmeyen bu ülkedeki, bilinmeyen bu şehirdeki milonga yapılan yere girdiğinizde tanıdık olan müziği duyduğunuz an, olmanız gereken yere vardığınızı anlarsınız.

Tango, ona ne kadar dâhil olduğunuz gözetilmeksizin, kendine has zevkleri, üzüntüleri, zorlukları, kuralları, amaçları ve keyifleri ile kendi özel dünyasını oluşturur. Ve bu yalnız olduğunuz bir dünya değildir; bu dünyada her ne şekilde olursa olsun, tangoyu sizin gibi seven birilerini her zaman bulursunuz.

Tango, sıklıkla uyuşturucuyla karşılaştırılır. Gerçekten de uyuşturucular gibi alışkanlık yapıcıdır; ne kadar çok tango yaparsanız, o kadar çok tango yapmak istersiniz. Dans etmediğiniz zaman özlem duyarsınız(neredeyse her zaman), ve verdiğiniz aralardan sonra yeniden dans ettiğinizde mutlu olursunuz. Tıpkı bir uyuşturucu gibi, tango, gündelik hayatınızdan uzaklaşmak için size gerekli fırsatı sunar.  Gerçekten böyle bir kaçış isteğiniz varsa, tango size bunun için hayatınız, mesleğiniz ya da ilişkilerinizle hiçbir işi olmayan sınırsız olanak sağlar. Gerçi uyuşturucular sağlığınızı bozar ve sıklıkla diğer insanlarla ilişkilerinizi olumsuz etkiler ama tango, tersine, hem fiziksel hem de zihinsel olarak daha sağlıklı olmanızı sağlarken, diğer insanlarla ilişkinizin gelişmesine de vesile olur. Uyuşturucular,  kendinizden uzaklaşmanıza sebep olurken tango kendinize yakınlaşmanızı sağlar. Çünkü tango ona olan sevginizle ilişkilidir ve sevgi her zaman hayatınızı bir şekilde değiştirir. Uyuşturucuyu sevmez, sadece arzularsınız fakat tangoya yönelik ufacık dahi bir sevginiz olmasa,  dans etmek istemezsiniz.

Tango, elbette kendi başına sizin hayatınızda bir değişiklik yaratmaz, bu değişikliği yaratacak olan sizsiniz, tabii eğer bunu tercih ederseniz. Tango sadece bu değişiklik için bir katalizör görevi görür. Birçok durumda, bu ilk başta keyif verici, rahat bir değişiklik olmaz. Nelerden hoşlandığınız ve hoşlanmadığınızı ve içsel çatışmalarınızı keşfetmeye başlarsınız. Tango ve aşk ilişkileri ile ilgili daha önceki makalemde de belirttiğim gibi, tangoyu muhtemelen tamamen size ait olan içsel çatışmalarınızı çözümlemeye uygun bir alan olduğu için buldunuz. Eğer yaşantınızda, bazı dengesizlikler mevcutsa, aynı dengesizlikler tangonuza da yansır. Bazen de tango, tam olarak bu dengesizlikleri açığa çıkarıp, onlarla baş edecek bir yol bulmanız için gerekli olan şey olur.  Tango hem dengesizliklerinizle ilişki kurmanıza, hem de onları iyileştirmenize olanak sağlayacaktır. Basit bir örnek vermek gerekirse, güvensizlik ve korku duygularınızı unutmak için güçlü olumlu duygular ihtiyacı içerisindeyseniz, tangoda aradığınız şeyi bulursunuz:  keyfe ve keyifli insan ilişkilerine yönelmiş coşkulu ve yoğun bir ortam. Bununla beraber, mutlu bir tango eventinin ardından tango dünyasından uzaklaştığınızda,  dış dünyada mevcut dengesizliklerinizi daha da güçlü hissederseniz. Pozitif duygulardan negatif duygulara bu kadar keskin geçişler yapmamayı öğrendiğinizde dengeyi daha iyi sağlamış olursunuz. Tangodan keyif alacak ancak onu bir uyuşturucuyu arzular gibi arzulamazsanız.

Her şeye rağmen, değişiklik katalizörü olarak tango sadece acı verici duyguları ortadan kaldırmakla ilgili değil,  keyif ve hazzı bulmakla daha da güçlü olarak ilişkilidir.

Tangoda gelişmek, daha geniş bir perspektifle, sizi mutlu eden, size keyif veren, hoşlandığınız şeyi öğrenmekle ilgili olduğu kadar, daha çok kendiniz ya da daha iyi bir kendiniz olmakla ilgilidir. Tango sadece iyi dans etmeyi ve diğer insanlarla daha iyi etkileşim içinde olmayı öğrenmek değildir, kişisel olarak sevdiğiniz şeye öncelik vermek de demektir. Tango, sizi kendi gevşek kuralları dâhil sizi hiçbir şeye zorlamayan, olabildiğince rahat bir ortama sahiptir. Bir kurum değildir. Bir din değildir. Bir örgüt değildir. Bu sebepten dolayıdır ki, tango ile ilgili her şey sadece sizin kendi seçiminizle alakalıdır: eğitmenlerden, dans partnerlerinden, nasıl göründüğünüze, nereye dans etmeye gittiğinize, hangi müzikte dans etmeyi tercih ettiğinize kadar… Tangoyu bu denli çekici ve çeşitli ifade ediş stilleri ile zengin kılan da bu özgürlüklerdir. Benim için, tangoyu tek bir tarza, tek bir kalıpta hareket çeşidine sokmaya çalışan tüm girişimler tangonun ruhuna ters düşmektedir.

Tango tam da kişisel tercihinize öncelik verdiği için hayatınızı değiştiricidir. Bir kere hoşlandığınız şeyleri tangoda önceliğiniz haline getirdikten sonra, gündelik hayatınızda da kaçınılmaz olarak hoşlandığınız şeylere öncelik vermeye başlarsınız.  Görüldüğü gibi, tangoda keyif aldığınız şeyleri takip etmeye izin verdiğinizde,  hayatınızın geri kalanında arzu etmediğiniz şeyleri kabul etmeniz çok daha zorlaşır. Ve sonuç olarak kendinizi sizi tatmin etmeyen mesleğinizi ya da ölü ilişkinizi sonlandırmış bulabilirsiniz. Kendinizi, diğerlerinin beklentilerinden çekmeye başlar, bunun yerine sadece kendiniz için kararlar alır ve enerjinizi kendinize saklarsınız.

Dış dünyaya, tango insanları genelde kaçık ve olgunlaşmamış görülür. Sizin tutkunuzu paylaşmayan bir insan için, hayatınızın geri kalanını dans gibi nafile bir iş için ayarlamaya çalışmanızı anlamak oldukça zordur. Onların partileri yerine neden milongaya gitmeyi tercih ettiğinizi, neden tuhaf yerlere kısa yolculuklar yaptığınızı anlayamazlar. Neden TV izlemeyi bırakıp, dünyadaki tatsızlıkları tartışmakla artık ilgilenmediğinizi ve bunun yerine tango dersleri almanızı ya da pratiklerine gittiğinizi anlayamadıkları gibi… Hayatınızı neden sadece işiniz, çocuklarınız ya da finansal güvenceniz çerçevesinde değerlendirmediğinize ve neden evinizde de dans edebilecekken, tehlikeli bir 3. Dünya ülkesi şehrine gidip, orada aylarınızı geçirip dans ettiğinize anlam veremezler. Sırf oradaki tango daha iyi diye başka bir şehre ya da ülkeye gitmenize anlam veremedikleri gibi…

İlk bakışta tango ile ilgili bu kadar tutkulu olup, diğer işlerden el ayak çekmek ve birçok  “normal” aktiviteye dâhil olmamak sorumsuzluk ve olgun olmayan bir davranış olarak algılanabilir. Fakat bu, durumun sadece dışarıdan görünen yüzüdür. İşin görünmeyen tarafı ise, insanların hala yapıyor oldukları aktivitelere karşı tutumlarını nasıl değiştirdikleriyle ilgilidir; işleri ya da ilişkileri gibi… Diğer şeylerdense keyif aldığınız neyse ona öncelik vermek, bir şeyleri daha farklı yapmaya başlamak anlamına gelir, ve yapılan işleri daha aşkla yapmak anlamına da. Bu, en gündelik, sıradan, basit şeylerde bile keyifli bir taraf arayışı demektir. Bu hayatınızla ilgili yapıcı bir şekilde sorumluluk almak anlamına gelir. Bu değişim dışarıdan gözlemlenemeyebilir fakat kendinizle ilgili ne hissettiğinizle ilgili total bir değişim anlamındadır.  Zevk aldığınız şeyin peşinden gitmek, kendinizle ilgili uyumu yakalamanız ve bunun sonucunda dışarısıyla da uyum içinde olmanızı sağlamaktadır.

Tango tutkunuzun, diğerlerince anlaşılması zordur fakat imkânsız değildir. Bu tutku, sörf yapmak, uçmak, diğer danslar gibi tutkuyla yapılan diğer aktivitelerle karşılaştırıldığında kolaylıkla anlaşılabilir. Fakat tangonun, güçlü bir sosyal bileşeni olduğu için, sadece onu “yapmaktan”  çok daha fazlasıdır. O, aynı zamanda belli tarzda bir insan olmakla da ilgilidir.

Yakın zamanda bir öğrencim şöyle dedi: “Tango ile ilgili iyi olan şey şu ki, hayattaki diğer şeyler için bir metafor görevi görüyor. Tango da daha iyi olabileceğimi keşfettiğimde, hayatımdaki diğer alanlarda da daha iyi olabileceğimle ilgili güven geldi. Eğer dansımı değiştirebiliyorsam, ilişkilerimi, işimi ve hayatımı da değiştirebilirim. “  Tango tam olarak bu: birçok şeyin mümkün olduğunu görebileceğiniz, büyük hayatınızdaki küçük bir hayat. Potansiyelinizi ortaya koyabilmeyi öğreten bir araç. Tango size daha özgür bir birey olmayı öğretir. Kendisini mutlu eden şeyin peşinden gitmeyi öğrenmiş bir insan, kalbinin karşısında olduğu herhangi bir şeyi yapmaya artık zorlanamaz, baskı kurulamaz. Bu yapıda bir insan, asla körü körüne diğerlerinin dayattıklarını takip etmez. İşte bu sebeptendir ki, dans ve diğer keyif verici aktiviteler ya yasaklanır ya da tutucular, diktatörler tarafından sıkı kontrol altında tutulur. Mutlu ve keyif alan insan, özgür insandır.

Peki, tango bu şekilde bir gelişim sağlamanız için tek aktivite midir? Elbette hayır! Fakat tango, bir anlamda, sadece yaptığınız şeyde gelişmenizi sağlamakla kalmayıp, kendinizle ve diğerleriyle olan ilişkilerinizi de geliştiren “tam” bir aktivitedir. Benim düşünceme göre, sizi mutlu eden şeye hayatınızda öncelik vermek, olgunluğun temel işaretlerindendir. Bir şey ya da bir kimseye olan aşkınız dış dünyadan gelmez, bu sizin ruhunuzun derinliklerinden gelir ve ruhunuz bir şeyleri sevmek için her zaman iyi bir sebep bulur. Ruhunuza ne kadar yakınlaşırsanız, daha çok kendiniz olur, size has amacınızla, tercihlerinizle biricik olursunuz. Sonuçta, neyi sevdiğiniz ya da sevdiğiniz şeyin ne denli önemli olduğunun önemi yoktur. Önemli olan şey, bu sevgiyi ne şekilde ifade ettiğiniz; kendinize mutlu olmaya ve kendiniz olmaya ne kadar izin verdiğinizdir. Bu, hayattaki tek gerçek sorumluluğunuzdur: gerçekten kim olduğunuzla devamlı ilişkili olmak, sevdiğiniz, size mutluluk ve keyif veren büyük ve küçük şeylerin peşinden gitmek. Tango kendinize yaklaşmanızı sağlamanın sayısız yollarından sadece biridir, fakat oldukça etkili olanlardan bir tanesidir.

Çeviri: Başak Kaplan

Kaynak: www.latangoacademy.com