Buenos Aires’ de şöyle denir; “Tango dans eden 10 çifti izlediğinizde, 10 farklı stil görürsünüz” . Bu söz metaforik anlamda doğru. Tango yapan pek çok insan kendi özel dans stilini, tarzını sergiler ancak gerçekte, spesifik ve birbirinden farklı iki tarz arasında bir seçime indirgenir tangonun dansı: “Tango
Milonguero” tarzı ve “Tango Salon” tarzı.
Her biri kendi özel müzik ritmine, tutuş, duruş ve kucaklama şekline, adımlarına ve farklı dans tekniğine sahiptir. Ayrıca, hangi tarzda dans edildiğine bağlı olarak, çiftlerin psikolojik ifadesi, zihin duruşu ile doğaçlanan adım setleri de farklı bir görünüm sergiler. Tango Milonguero, salon tarzının Bs.As.’in 1940 ve 50’lerin kalabalık dans salonlarına uyum sağlamak üzere evrim geçirmiş formu olduğu söylenir. “Close embrace”, “Club style”, “Tango apilado”, “Confiteria style” gibi isimlerin hep bu aynı dans formunu adreslediği “Milonguero” tarzının en çarpıcı özelliği yakın kucaklaşmadır ki; bu da tango dansının en temel özelliklerinden biri zaten Dans boyunca bozulmayan bir duruşta çiftler, belden göğse doğru kurulan bedensel kontak ile öne doğru birbirlerine yaslanarak, adeta birbirlerinin ağırlığını taşırlar. Azaltılmış dışsal güzellik, yoğun içsel hissiyat ile telafi edilir gibidir…
Kadının, erkeğin boynundan omzuna doğru sarkarak sarılmış kolu ve genelde kapalı gözleri ile teslim olmuş görüntüsü, ilk bakışta dans eden bu çiftin ancak aşık ya da sevgili olabilecekleri izlenimini uyandırsa da, bu geçerli ve doğru bir bakış olmaktan uzaktır çünkü, “Milonguero” tarzında dans eden bu iki kişi, iki arkadaş, hatta birbirini hiç tanımayan iki yabancı da olabilir. Yakın tutuş dolayısıyla dans adımları genellikle kısa ve göreceli olarak basittir. Karakteristik tango hareketleri, “gancho”, “sacada” “voleo” gibi bacak oyunları ile karşılaşmanın, bu stilde oldukça ender görüleceği söylenebilir. Bu stilde, kapalı ve yakın tutuş nedeniyle hareket özgürlüklerinin kısıtlandığı ve kendini ifade etme yollarının tıkandığı ya da çok aza indirgendiği yönündeki pek çok kadın dansçı tarafından sıkça dile getirilen şikayet genellikle doğru olmakla birlikte, bu stilin bir avantajı çok küçük bir hareket alanının yeterliliği ve dar alanlarda kalabalık dans salonlarında dans edilebilir olmasıdır. Tango Salon, tango yapmanın zarif, şık ve estetik formunun adı. Yakın kucaklaşma sadece
“Milonguero” tarzının sahipliğinde değil elbet, “Tango Salon” da, yakın kucaklaşma formunda dans edilir. “Milonguero” tarzından farklı olarak, “Tango Salon” tarzında kapalı duruş ve yakın kucaklaşma, daha serbest bir forma bürünür. Bu stildeki tango kucaklaşmasında göğüs kontağı daha az alanı kapsar. Ters çevrilmiş ‘V’ şekli formunda duran bedenlerde ilk kontak, genellikle başın alın kısmındadır. “Milonguero” tarzına kıyasla daha estetik ve rahat bir görünüm sergileyen, partnerlerin kendi ağırlıklarını taşıdıkları bu ileri doğru dikey duruş aynı zamanda, dans edenlere, adım, dönüş ve figür zenginliği için gerekli olan hareket alanını da fazlasıyla sağlar. Tangoda ‘takip eden’ rolünü üstlenen kadın bu stilde, kendini ifade etme, tarzını ve kişiliğini ortaya koyma fırsatını yakalamak için daha fazla şansa sahiptir. Ve “Tango Salon” tarzında dansın; erkeğin dikte ettiği bir karşılaşmalar dizisi olduğu hissine kapılmaktan ziyade, birlikte yaratılan ve yaşanılan bir serüven olduğu duygusunun ön plana çıktığı da bir gerçek. Bir “Tango Salon” tarzı eğitmeni olan, modern Tango dansçısı Ozvaldo Zotto, tango dansında erkeğin dansı yönetmesini ‘Kadına yapılan davet’ olarak tanımlar ki bu tanımın, “Milonguero” tarzının eğitmeni üstat Juan Carlos Copes’in yorumunda; ‘Kadının yönetiminde etkin olmak, hakim olmak’ şeklinde ifade bulduğunu görüyoruz. Bu farklı iki tarz hakkındaki bu iki yorum aynı zamanda, erkeğin zihin duruşu farklılığını resmeden örnekler… Ne var ki, Zotto da şöyle devam etmekte; “Kadın bu daveti ister kabul eder, ister geri çevirir, her durumda tango oyunu bir sona erişecektir…” “Tango Milonguero” ve “Tango Salon” tarzlarından epeyce uzak bir mesafede duruyor olsa da, tangoda üçüncü bir tarz ve teknik olan “Show Tango” ya da Buenos Aires’de bilinen adıyla “Fantasia” dan da söz etmemek olmaz. Arjantin Tangonun teatral ve abartılı bir formu olduğu söylenebilir. Adı itibariyle kendini tanımladığı üzere Show Tango, profesyonel tango sahne gösterilerinde, ‘The Tango Lesson’ gibi filmlerde yer alan bir “Gösteri Tangosu” stilidir. Genellikle, Arjantin dışındaki insanlar tarafından ilk izlenen ve görülen bu tango formunun – ki “İhraç Tango” lakabının da buradan geldiği düşünülebilir -, izleyene tamamıyla yanlış bir ön fikir vermesi, tangoya dair yanlış bir ilk izlenim uyandırması da kaçınılmazdır… “Show Tango”nun, “Tango Milonguero” veya “Tango Salon” tarzlarından en büyük farkı, önceden planlanmış, kurgulanmış ve sıraya dizilmiş bir yapıda dans ediliyor oluşu ve “gancho”, “sacada” “voleo” vb bacak oyunlarının görsel zenginliğidir. Diğerlerinde olan, -aslında Tangonun gerçek anlamı ve bu dansı ‘Tango’ yapan- “doğaçlama” özelliği, “Show Tango”da yoktur. Dansın tümü senaryolaştırılmıştır. Koreografilerden oluşur. Koreografileştirilmiş tabiatı dolayısıyla, pek çok sosyal dansçı tarafından, “suni”, “jimnastik” veya “gerçek olmayan tango” ifadeleriyle biraz da küçümseyen bir bakışa maruz kalsa da, gerçek şudur ki; profesyonel kariyer yapmak hedefinde olan, tangoyu oldukça iyi dans edenler için “Show Tango” dansçısı olmak bir ilk adımdır ve dünyaca ünlü pek çok Tango dansçısı ve eğitmeni, aynı zamanda birer “Show Tango” dansçısıdır. Show Tango için zorunlu gereklilikler olan teknik, hız ve atiklik, sosyal dans gerekliliklerinin fazlasıyla üzerindedir ve averaj bir kadın/erkek dansçı, biraz “Show Tango” tarzı öğrenerek ve pratiğini yaparak dansının seviyesini büyük ölçüde geliştirmekle kalmayıp, farklı bir eğlence lezzetini de deneyimleme fırsatı bulabilir.