Tango, Hüzün ve Mizah Bir Arada

0
270

Tango, hüzün ve mizah bir arada

1964’ten bugüne dek 200’den fazla konser veren ve 22 albüm kaydeden Juan Cedron Dörtlüsü, tangonun şiir olarak güzelliklerini müzik ve kendine özgü yorumuyla sergileyecek.

Arjantin Ulusal Tango Akademisi Başkanı ve şair Horacio Ferrer’ e göre tango, görünüşe göre farklı, ama yakın ilişkisi olan dört ayrı sanattan oluşur: Müzik, dans, şiir ve yorum. Enstrümantal bir müzik türü olarak doğan tango, çok geçmeden diğer unsurları da içeren karmaşık bir yapıya sahip olmasına karşın (Arjantin’de bu dengenin sağlandığı 1940’lı yılları hariç tutarsak) zaman içinde bu dört unsurdan birinin diğerlerine egemen olduğu dönemler geçirmiştir. Günümüzde de koreografik düzenlemelerle görsel bir şölene dönüşen tango şovlarında dansın ön plana çıkması ve ilgi odağı olması gibi… Yapı Kredi Sanat Festivali çerçevesinde 9 Ocak 1999 Cumartesi gecesi Atatürk Kültür Merkezi’nde bir konser verecek olan Juan Cedron Dörtlüsü ise tangonun şiir olarak güzelliklerini müzik ve kendine özgü yorumuyla sergileyecek.

Gitarist, ezgici ve besteci Juan Cedron, Raul Tunon, Juan Gelman, Acho Manzi, Luis Borges gibi Arjantinli şairler yanında, Julio Cortazar’ dan Bertholtd Brecht’ e uzanan dev sanatçıların eserlerini müziklendirmiş bir besteci ve yorumcu. Dörtlüsü ise şu elemanlardan oluşmakta: Eduardo Garcia bandoneon, Miguel Praino alto keman, Roman Cedron kontrbas ve Juan Cedron gitar ve ezgi… Juan Cedron Dörtlüsü kurulduğu 1964 yılından bugüne dek 2000’den fazla konser vermiş ve 22 albüm kaydetmiş, dünyaca ünlü bir tango topluluğu.

1975’te Arjantin’den Paris’e yerleşir

Konserlerinde tangonun yakın geçmişinin, Rio De La Plata havzasında ortaya çıkışından bugüne gelen serüvenini, uzak geçmişinin Milonga ve Candombe gibi kaynaklarını, kültüre olan zengin katkılarıyla birlikte bugünkü ve geleceğin görüntülerini sergileyen dörtlü, folklorik ve tipik gösterilerden uzakta doğrudan toplumsal içerikli ve güdümlü bir dinleti sunmakta…

Cedron topluluğu 1964 yılında bir üçlü olarak kurulmuş önceleri: Gitar-keman ve bandoneon… Gitarda Juan Cedron, kemanda (bugün altoya dönmüş olan Miguel Praino) ve bandoneonda Cesar Stroscio -ki topluluğa 1989’a kadar hizmet edecektir-… Aynı yıl üçlü ilk plağını kaydeder: Madrugada ”Şafak Vakti” . Trio Cedron, Oscar Priore’nin ”Tango ve Edebiyat” adını taşıyan günlük radyo yayınlarıyla bütün Arjantin’de tanınır ve Buenos Aires’te Talcahuano Sokağı’nda bir lokal açar: Gotan… Gotan kelimesi müzisyenlerin arasında tango yerine kullanılan sevimli bir argo sözcüktür. (Heceler tersine çevrilmiş: Go-Tan)… 1967 yılında çıkardıklari ikinci albüm de aynı adı taşımaktadır… Film müzikleri de besteleyen ve çalan Juan Cedron üçlüsü 1969 yılında kontrbasçı Jorge Sarraute’ nin katılımı ile kuartete dönüşür ve böylece devam eder… 1970 yılında eskiden beri şiirlerini bestelediği Juan Gelman ve Raul Gonzales Tunan’ la birlikte 5. plakları satışa çıkar: Los Ladrones

”Hırsızlar”

Arjantin’de bir turne dolayısı ile bulunan İspanyol müzisyen Paco İbanez ile tanışan Cedron onunla birlikte uzun bir İspanya turnesine çıkar ve 1972 yılında Avrupa’daki ilk plakları yayımlanır: De Argentina ”Arjantinden” … Paco İbanez’le uzun yıllar birlikte olacak Juan Cedron ve dörtlüsü 1975 yılından itibaren Paris’e yerleşir… Paris tango için ışıklar ve umutlar diyarıdır… Tangonun asrın başlarında eski dünya ile tanışması gene Paris’ten başlar. 1907 yılında ”El Papa Del Tango Criollo” Arjantin tangosunun babası lakabıyla tanınan Angel Villoldo’ nun Paris’te 7 yıl kalmasından sonra Francisco Canaro’ dan Eduardo Arolasa hatta Susana Rinaldi’ den Astor Piazzola’ ya kadar birçok besteci ve müzisyen Paris’in yolunu tutar. Üstelik Juan Cedron, tıpkı Juan Jose Mosalini gibi o yıllarda Arjantin’deki anti demokratik gelişmelerden aşırı rahatsızlık duyan sanatçılardan biridir…

Sonuçta Cuarteto Cedron’ un tüm Avrupa’da verdiği 250 konseri izleyen yıllar da yeterince doludur. 1981’de ise Tunon, Dylan Thomas, Antonio Machado ve Javier Villafane ‘nin dizeleri üstüne yaptığı müzikler ile yeni bir plağı çıkar: Chansons D’un Pays Quelconque ”Herhangi Bir Ülkenin Şarkıları…” Uruguaylı sanatçı Miguel Angel Estrella ‘nın hapisten çıkışını kutlamak için Fransa ve İspanya’da düzenlenen bir turneye katılan Cedron Dörtlüsü, 1985 ve 1986 yıllarında ”Cuarteto Cedron Bertoltd Brecht Söylüyor” adlı albümü yayımladı. Gene Brecht’in Antigone adlı eserine yazdığı müzikle 1994 Avignon Festivali’ne katılan Cedron, Paris’e gelişinden bu yana ilk kez Fransızca olarak şarkı söyler. 1995’te Arjantin’de şair ve yazar Julio Cortazar’a özel bir yer veren konserlerini, Kuzey Avrupa ve Fransa turneleri, yeni plak kayıtları izler…

Paris’te Haller Sokağı’ndaki gösterilerini 1998 Ekim ayına kadar sürdüren Juan Cedron Kuarteti’nin son çıkan albümlerinin adı ise ”Para que vos y Yo…” (Ekim 1997)

Tangonun şiirsel zevkine varabilmek… Kuartetin İstanbul konseri repertuvarına gelince: Homero Manzi ve Arthuro De Bassi’nin Manoblanco, Juan Carlos Cobian, Enrique Cadicamo’nun Nostalgias, Osvaldo Tarantino’nun 4 teması, Romeo Gavidi’nin Baile De Los Morenos’u dışında hepsi de Juan Cedro’nun kendi bestesi.

Bunlardan ”Llama Oscura, 500 anos Despues, Mi Pais Es Verde, Besos ve Tu” adlı kompozisyonların dizeleri şair Acho Manzi ‘ye, ” Corajos, Balada Del Hombre Que Se Callo La Boca” nın Juan Gelman ‘a, ” Los Seis Hermanos Rapidos ve Dedos En Garillo” nun dizeleri ise Raul Gonzales Tunon ‘a ait. Programda hem müziği hem de sözleri Juan Cedron’a ait 3 parça da yer almakta: A Lola Mora, Polenta Tumba ve Silencio De Corajes…

Çok önceleri, bir radyo programında onun Los Ladarones ”Hırsızlar” adlı tangosunun sözlerini de vermiştim: ”Hırsızlar, kulaklarına kadar geçen gri bir kasket ve boyunlarına koyu renk bir fular takar. Çizgili gömlek giyerler ve sol kollarında mutlaka bir dövme vardır: Bir Çiçek, Bir Gemi ve bir İsim: Rosita… Çünkü bütün hırsızlar Rosita’ya âşıktır, tabii ben de… Kartpostal koleksiyonu yaparlar, yürüyen bir arabadan atlamasını, ıslık çalmasını ve vals yapmasını bilirler… Özellikle büyük annelerini çok severler ve o öldüğünde gözyaşları içinde bir tango söylerler… Sonra kardeşleriyle oturup mirası paylaşırlar. Ama onun alıp gittiği sadece evin kanaryası ve gümüş bir Meryem Ana biblosudur…”

Peki, İspanyolca bilmeyen dinleyici sözleri nasıl anlayacak ve tangonun şiirsel zevkine nasıl varacak? Sanıyoruz, maestro Cedron, Fransa’da yaptığı gibi her parçadan önce Fransızca açıklamalar ve öykülerle buna çözüm getirecektir… Ama müziksel anlatımın ve ezgilerin ifadesinin, eşit olarak herkese aynı beğeniyi duyumsatacağı ve yudum yudum içireceği de bir gerçek. ”İlk milongaların ve tangoların derinden etkilediği bir ses, gürleyen bir ses. Cedron dörtlüsü sürgün, aşk acısı, yitirilmiş hatıralar ve karmaşık yaşam öyküleriyle bazen sevinç ve bazen de hüzünle dinleniyor” diye yazıyor Bertrand Dicale , geçen yıl Figaro’da çıkan bir yazısında… Özetle sadece tango tutkunlarının değil, bütün sanatseverlerin kendinden bir şeyler bulacağı ve uzak iklimlerle bütünleşeceği bir konser, mutlaka gidilmesi gereken bir dinleti.

FEHMİ AKGÜN
Cumhuriyet Gazetesi 07.01.1999