23 Nisan 1973′ te kurulan ve günümüze kadar varlığını sürdüren bir tango orkestrasıdır.
Sexteto Mayor zaman geçmesine rağmen hiç eskimiyor…
Tüm sanatsal çalışmalar, kalıcı olabilmek ve tutunabilmek için, kaçınılmaz olarak ticari bir çaba ile
birlikte yürütülür. Sexteto Mayor’un liderleri ve kâşifleri de (José Libertella ve Luis Stazo) bu gerçeği,
grupla daha ilk ortaya çıktıkları zamanlarda anlamışlardı. Onlar görmüşlerdi ki; bu tutum sanatsal
tarafı dışlamadan, uyumlu ve sabit bir girişim tavrı ile desteklenmeliydi. Profesyonel müzisyenler
olarak öncelikle enstrümancının güvenliğinin sağlanmasının, en azından kendisinin ve ailesinin belli
bir seviyenin üzerinde yaşamasını sağlayacak bir gelire sahip olması gerektiğini, ardından kendini
sanatsal tarafına adaması gerektiğini biliyorlardı.
Kısaca, hane halkıyla ilgili problemlerini unutmak ve uzaklaşabilmek için, yeterince zaman ve dertsiz
bir zihin ile gerçekleştirilen provalar, performanslar, turlar gerekliydi ve tüm anlaşmaların
gerçekleştirilmesi için tüm akrabalardan geçici bir süreliğine uzaklaşmak da gerekiyordu. Libertella
ve Stazo, çeyrek yüzyıl önce grubu oluşturdukları zaman ilerleyebilmek için -neredeyse istemeyerek-
bunu ne şekilde yorumlamaları gerektiğini biliyorlardı. Bir orkestrayı bir araya getirmekle ilgili en
önemsiz detayları bile göz ardı etmeden kendi stillerini oluşturarak kendi operalarının yöneticileri
oluyorlardı.
Bunu sağlam ticari bir bütün olarak garantilemek adına kendi enstrümanlarını çalmayı bırakmış olan
De Caro, D’Arienzo veya Canaro olarak yapmadılar (tesadüf eseri üçü de keman çalıyordu). Aksine
bu iki sıra dışı bandoneonist, iki şey üzerinde sözleşmişlerdi: müzik ve gelir. Ve hayran olunacak bir
şekilde bunu yaptılar; eğer yapmamış olsalardı, bugün Sexteto Mayor 25 yaşında ve dünyayı
dolaşıyor olmaz, sanatsal seviyesi en yüksek derecede olan şovlarda performanslarını sergilemeleri
istenmez, elçiliklerde çalmaları talep edilmez ya da onlarla kişisel kontratlar imzalanmazdı.
Kendi promosyonlarını yapmak için kendi albümlerini aldıkları ya da konserlerden sonra kendileri
sattıkları o eski günlerden bu yana, onlar için uygunsuz hiç bir şey olmadı. Bu müthiş altılının
tangonun ve kendi ülkelerinin iftiharı olarak hala ayakta olmasının sebebi budur.
Belki de girişteki yorumlar, onların müzisyen kimliklerinden orkestra şefliği kimliklerinin ön plana
çıkmasını sağlamıştır. Sexteto Mayor, daha ilk başlarda, iki orijinal özelliğe sahipti; birincisi altılının
daha ilk ve öncü sayılabilecek orkestra projesine sahip olmasıydı -2 bandoneon, 2 keman, piyano ve
doublebass- Bu, grubun 1924’te Julie De Caro tarafından, meşhur altılıyı oluşturduğu zaman
kurulmuş tangonun devrimci akımını yansıtan bir karakteristiğiydi.
İkincisi ise bir solistin olmayışıydı. Grubun tüm kariyeri saf enstrümantal tangoylaydı (bazı sebepler
ve koşullardan ötürü birkaç şarkıcıyla paylaştıkları şovlar hariç). Ve kendilerine tangoyu tamamen
enstrümantal bir anlatımla icra etme ve albüm yapma konusunda izin verdiler. Böylelikle
“Nostalgias”, “Trenzas”, “El Día Que Me Quieras”, “La Casita de Mis Viejos” gibi antolojik örnekleri
bırakmış oldular. Yaptıkları düzenleme ve yorum ile ulaştıkları sonuç gerçekten hayranlık vericidir.
Diğer gruplardan aşina olduğumuz altılılar her zaman 6 müzik aletinin oluşturduğu, daha yumuşak
bir sese sahip olurdu. Fakat Sexteto Mayor, bize dinlediğimiz zaman daha kalabalık bir takımmış
hayalini kurdurabilecek yoğunlukta bir gruptur. Bunun sebebi, yoğun ve kuvvetli bir tango derecesi
elde etmek için, tangoya bütün bilgilerini ve teknik ve duygusal kombinasyonları nasıl
uygulayacaklarını bilmeleridir. Bu da orkestra alanında birleştirmenin oldukça güç olduğu bir noktayı
yakalamalarını mümkün kılmıştır; sanatçı kişilik. Buna ulaşabilmek için, kendileri çok iyi birer
bandoneonist ve düzenleyici olan Libertella ve Stazo, kendilerini hep birici seviye enstrümancılarla
çevrelemeye çaba göstermişlerdir.
Altılı, tüm kariyerleri boyunca fire verdiği durumlarda, çok dikkatli ve katı seçimler yapmıştır. Bugün,
grupta kurucu bandoneon ekibinin yanı sıra iki kemancıyı, Mario Abramovich ve Eduardo Walczak,
bir mit haline gelen Kicho Díaz’ın yerini alma sorumluluğunu üstlenen Eduardo Aulicino ve yaylı
çalgılarda Omar Murtagh ve Armando Cupo ve Juan Mazzadi’nin yerini alan dikkate değer piyanist
Oscar Palermo’yu görmekteyiz.
Sırasıyla Mauricio Mise, Fernando Suárez Paz, Reynaldo Nichele ve Hugo Baralis de kemancılar
olarak grupta yerlerini aldılar. Hepsi de altılının grup için gerekli olan kişisel vitrin imkânını verdiği ve
empoze ettiği profesyonellerdi.
Grubun yaratıcıları ve destekçileri Libertella ve Stazo olsa da yukarıda bahsi geçen müzisyenler
gruba ayrı ayrı prestij getirdiler ve Sexteto Mayor’un varlığını sağladılar. Grubun kazandığı ünde ve
şöhrette, alkışlanmasında rol oynayan diğer bir faktör de grubun repertuar seçimidir. Geleneksel ve
modern parçalar, şehir müziğinin zengin mahzeninden akıllıca seçilmiş ve parçanın orijinal hali ve
tınısı, melodik çizgisi hiçbir şekilde tahrip edilmeden bir düzenlenme aşamasından geçtikten sonra
icra edilmiştir.
Sorumluluk sahibi insanlar bilirler ki özellikle yurtdışındaki seyirciler tangoyla ve diğer dans
çeşitleriyle ilgilenen birçok insanı kapsamaktadır. Tek kelimeyle bir “şov” havası vardır. Bu
durumlarda, bir “sahne tangosu” düzenlerler. Ani çıkışları, hareketleri ve bağırmaları ile bir drama
havası yaratan bandoneoncular, daha çok yorumlama çalışırlar.
Diğer taraftan kayıt stüdyosu ve daha rafineri bir tango-hayranı kulağı için, onlar bir kez daha bizim
sevdiğimiz ve hayranlık duyduğumuz altılılar. Onlar bizim kulağımıza ve duygularımıza hitap eden
Plate Irmağı’ndan gelen zarif müziğin yorumlayıcıları, kendi çizgilerinde çalışmaya devam ediyorlar.
Avangart anlamı ve amacıyla gelişmiş, ama özünü de kaybetmemiş bir tango müziği yapıyorlar. Bu
gelişme süreci ile kendilerinin de sınır olarak algılayacağı bir seviyeye ulaşmış olduklarını
düşünüyoruz. Daha da ileriye gidilecek olursa bu tango değil, bir tartışma konusu olurdu.
Gaspar Astarita (Çeviren: Başak Kaplan)