Olmayana Ergiye Yer Yok

0
265

Artık yüz yüze tanışmazdan önce dijital kimliklerimizle başlıyoruz iletişim dansına… Arama motorları dudaklarımızdan dökülen kelimelerden daha hızlı süzüyor bilgileri. Bilerek, bazen fark etmeyerek pek çok şey söylüyoruz kendimize dair…

“…Ama düşünüyorum da, daha sonra, yani ölümümden sonra, ve belki sizinkinden de sonra, insanlar kendi kendilerinden giderek daha fazla söz edecekler ve bu da büyük bir değişime yol açacak.Bu değişimin esasen, gerçek bir devrime bağlı olduğunu düşünüyorum…”

Sartre’ın yıllar önce sarfettiği sözler… Dijital devrime yorabiliriz sözlerini… Ben dansa yoracağım… Hatta milonga kaçaklarına sözüm… (Kaynak |

http://dilektosun.wordpress.com/2012/12/12/sosyal-medya-devriminin-gelisini-goren-sartre ).

Tango gecelerinde karşılaşan, belki dans etmeye henüz davranamamış belki de çoktan gözlemleriyle hissettikleri arasındaki sağlamayı yapmış milonguera/milonguero için ‘dans edeni’ izlemek belki de benzer bir ilk gözlem ile başlıyor… Zihin arama motorumuzdaki görseller içinde dans edenin hareketlerini, duruşuyla açık ettiği deneyim sürecini, onu daha önce görüp görmediğimizi, partnerine uyumunu arayıp sonuçları hizalıyoruz. Bir kanaatimiz oluşuyor. ‘-e göre’ ve muhtemelen de kendimize göre bir karara varıp ayağa kalkıp adım atıyor, gelen davete yanıt veriyor ya da kaçıyoruz…

Bireysel Dans Devrimimiz ise… İzlemekten çok yüz yüze deneyimlemeyi, nadiren bile olsa dansla eriyen adımları birlikte atacak partneri bulmak için hiç vazgeçmemeyi, gördüklerimizle değil dansa başladığımızda hissettiklerimizle karşımızdakini tanımaya başlamayı gerektiriyor.

Tangoda olmayana ergiye yer yok*… Dansa başladıktan sonra bile…

Siz Hanımefendi; tüm gözleri sizin adımlarınızda gezinenlerin tecrübesizliğinizi yüzünüze vurmak için sıraya girdiğini ve partnerinizin nasıl da hayalkırıklığına uğradığını düşünüyorsanız!

Siz Beyefendi; partnerinizle üst bedeninizle konuşmaya çalışırken ve melodilerin ritmik vuruşlarını can kulağıyla dinlerken ‘nasıl da dolaştı ayaklarım, rezil oldum, ya tecrübeliyse’ diyorsanız!
…Lao Tzu’nun hikâyesindeki gibi ‘erken karar verme hastalığı’na yakalanmış olabilirsiniz

(http://www.cinmacerasi.com/diger/cin/cin-dusunuru-lao-tzunun-oykusu).

Zaman, emek, ileri görüşlülük ve sabır ne getirir bilinmez. Önceden hüküm vermek ve varsaymaksa elimizdekileri de kaybettirir…

O zaman size bir öneri! Karşınızdakinin iyi niyetinden şüphe ediyor ya da sizinkinden şüphe duyulmasın istiyorsanız dans etmezden önce ‘gülümsemeleri’ izleyin ve ‘gülmeyi’ deneyin!

“…Belki yanılıyorum; düşünceme göre, herhangi bir kimse hakkında, sadece gülüşüne bakarak hüküm vermek mümkündür. Onun için hiç tanımadığınız birinin gülüşü daha karşılaşmanızda hoşunuza giderse, karşınızdakinin iyi biri olduğundan şüphe etmeyiniz…”

-Dostoyevski | Ölü Bir Evden Hatıralar

* Olmayana Ergi | Matematikte bir ispat yöntemi olup, olmayan bir şeyi var farz ederek bu varlıktan yola çıkıp olduğu ispatlanır.