Dansa davet edildiğimde, piste doğru yürürken her defasında, hissettiğim en yoğun duygu “merak”. Çünkü bilmiyorum dans edeceğim müziği, bilmiyorum dans partnerimden gelecek enerjiyi, bilmiyorum dansın nasıl akacağını… Belirsizlik dolu dakikalar var önümde.
Sanırım bu belirsizlik tango dansını benim için çekici kılıyor. Piste doğru yürürken atılan her adım aslında kendini ispat için verilen bir fırsata doğru gidiyor. Peki ya kendimi kime ispat ediyorum ? Tabii ki kendime. Bir zamanlar başladığım bu uzun tango yolculuğunda olmak istediğim yere “ne kadar yakın” yada “ne kadar uzak” olduğumu her dans bana bir şekilde söylüyor. Bir dansta içime sinerek, keyif alarak motivasyonum artarken başka herhangi bir dans aslında tango yolculuğunun ne kadar uzun olduğunu – iyi ki- hatırlatıyor.
Bana bunları düşündüren asla dans ettiğim kişi değil, kendi dansımdan ben sorumluyum. Dans ederken meydan okuyacağım tek kişi yine kendimim. Dışarıya uyum olarak yansıyan şey, hem kadın hem de erkek dansçı, ayrı ayrı sorumluluklarını çok iyi yerine getiriyorsa ortaya çıkıyor. Evet dans iki kişilik, ancak ben “katma değer yaratan” o iki kişiden biriyim.
Hayatın pek çok alanında olduğu gibi, tango dansı da gelişim için çalışmayı, üzerine eğilmeyi, dansta ilerlemiş olanların tavsiyelerine dikkat etmeyi gerektiriyor. Bence tango için değer !