Nevzat Kesmen: “Şarkılarım moderndir”
Ayla Algan’ın annesi Nevzat Kesmen, ressam, stilist ve gizli bir besteci, şarkıcı. Bestelediği ve plağa okuduğu tangoların hikâyesini dinlemeye gittiğimizde, bizi şarkılarla karşıladı…
Nevzat Kesmen: Tarihi hatırlamıyorum, bir arkadaşımız “abim şarkılar
yapıyor” dedi. Kapalı bir çocuktum o zaman. Beş-altı tane arkadaşım
vardı, adalı kızlar. Onlar da “hadi şarkı uydursana” diyorlar hep.
“Madem bu kadar ısrar ediyor arkadaşlarınız, müsaade edin de ben
geleyim, size piyanodan bir şeyler göstereyim” dedi. O lafları yaptı,
ben müziğini yaptım. Ben o zaman laf yapamıyorum, sadece müzik
yapabiliyorum, notaları da o uyduruyor. Bir sarı kıza aşıktı. “Sarı
kuşum ne tatlı sesin var / İşte kalbimde kafesin var” diye bir şarkı
çıktı ortaya. Bir de “Sarı Yasemin”: “Sarı yasemin, ne hoş, ne nazlı bir
çiçeksin / İnceciksin, küçücüksün, herkesi mest edersin / Seni bilsen
ne kadar çok seviyorum / İşte şimdi itiraf ediyorum / Ne olur sen de
biraz beni sevsene / Kalbimdeki sızıyı dindirsene…” Sonra “His
Master’s Voice şarkıları aldı, gel izah et” dediler, “babamdan saklı ben
gelemem” dedim. “Şarkıcı mı olacaksın” diyecek, gücüme gidecek. Fakat
hem yaparım, hem babamdan saklarım dedim. O zaman Bakırköy’ünde banda
alınıyordu plaklar. Yanımda arkadaşım Nermin, ömrümde ilk defa
Bakırköy’üne gittim, matmazelim de yok yanımda…
Plağı da ben
okudum, çünkü Nermin okuyamazdı. İki tane tango bunlar. Meşhur
şarkıcılarla çaldılar, ama tango söyleyemediler, alaturkacıymış onlar.
Bir İtalyan adam vardı, “söyleyin bakalım ne çıkacak” dedi, başladım
söylemeye, çok beğendi. “N’olur benim ismimi vermeyin, Nermin’in ismini
verin, babam duyarsa kızar” dedim. Benim şarkılar Nermin diye yazıldı.
Sonra elime geçti bir kağıt, param varmış alacak. Ama ne Nermin
alabiliyor, ne ben alabiliyorum… (gülüyor)
O plak yok şimdi bende,
yok oldu. Ehemmiyet vermedim ki. Baktım ki yapılan şeyler benimkilerden
iyi değil, son beş-altı senedir ehemmiyet vermeye başladım. Ama ben
yaptım diye lanse etmedim, öyle bir şey söylemedim. O iki şarkıdan sonra
lafları kendim yapmaya başladım. Benim şarkılarım hep mânalı. Hiç
mânasız bir şarkım yok. (söylüyor) “Aya da gidilse, dünya da değişse /
İnsanlar hep aynı…” Son zamanlarda birkaç laf yaptım. Fransızca şarkım
var bir tane. (şarkıyı söylüyor) “Hiç yürümesini bilmez gençler artık,
metroya, kahveye hep koşarlar; erkekler kız gibi, kızlar erkek gibi,
böyle bugünün insanları; ama aşka gelince, o başka, o hiç değişmez, hep
aynı…” Böyle sözleri olan bir şarkı… Son bir şarkı yaptım:
(söylüyor) “Mahzende kalmış o eski şarap gibisin / Bizim hikâyemiz çocuk
masalı gibi saf ve temiz / Öylesine güzeldi ki o günlerimiz / Sanki
bugün gibi az ve öz olan hikâyemiz…” Bu çok sükse yaptı, Garo çaldı,
Ayla söyledi…
Benim şarkılarım eğlenceli, modern. Zaten resimlerim
de modern. Ben modernim, ama yaşım demodern… (gülüyor) Ben çok şey
yaptığım için hata ettim. Tek yapmalı, en iyisini yapmalı..
NOT
(Sahibinin Sesi. AX 1305-1306. Sarı Kuş (tango)/ Sarı Yasemin (tango)
İlk Türkçe tango sayılan Mazi/ Sarı Zambak plağı (Nevin Hanım söylüyor) Sahibinin Sesi AX 1322 kayıt numaralı. Mazi’nin (arkası da Ayrılık) Seyyan Hanım yorumu ise daha sonra AX 1360 numaralı. Yani Nermin Hanım (Nevzat Kesmen) imzalı tangolar gerçekten ilk Türkçe tangolar sayılmalı.
Gerçi Muhlis Sabahattin imzalı Türk Tangosu AX 0467 ve Aşkın Rüyası AX 1197 numaraları ile Sarı Kuş’dan önce yayınlanmış. Ama “Türk Tangosu” enstrümental ve pek tangoya benzemez. “Aşkın Rüyası” ise operetten alınma ve koro tarafından söyleniyor.
Kaynak: Gökhan Akçura (Yazı, Gökhan Akçura’nın İstanbul Twist adlı kitabından alıntıdır. )