Gustavo Naveira Röportajı 1

0
273

Gustavo Naveira Röportajı, Bölüm 1
Gustavo Naveira Röportajı, Bölüm 2
Gustavo Naveira Röportajı, Bölüm 3

BİRİNCİ BÖLÜM:

Doth: Sizin için tango ne zaman başladı?

Gustavo Naveira: Ben tangonun içinde büyüdüm. Babam da bir tangueroydu, evde hep tango müziği dinlerdik. Ama dansla ilgili hatırladığım özel bir anı var. 12 yaşımdaydım, ailemle bir düğüne gitmiştik. Orada kimseyi tanımıyorduk, annem gelinin terzisiydi. Tören sırasında biri tango müziği çalmaya başladı ve kalabalığın içinden bir kadın “Burada benimle tango yapabilecek bir adam var mı?” diye bağırdı. Başlangıçta kimseden ses çıkmadı, fakat aniden babam, tüm kalabalığa yabancı olan adam, “Bu benim için bir zevktir, bayan” dedi. Salona büyük bir sessizlik çöktü. Babam, salonun diğer ucunda ayağa kalkarak kadının davetini kabul etmesini bekledi. Kadın “evet” dedikten sonra, birbirlerine doğru yürüyüp salonun ortasında buluştular ve dans ettiler. Birbirlerini önceden tanımıyorlardı. Uzunca bir süre, çok iyi dans ettiler. Bu durum, benim için ve salondaki herkes için büyüleyiciydi. O an, babam benim kahramanım oldu.

Doğrusunu söylemek gerekirse bu olay babamla benim aramdaydı, annem o an orada olsaydı babam muhtemelen öne çıkmazdı.

16 yaşımdayken, babamdan tango öğrenmek istedim ama pek başarılı bir girişim olmadı. Daha sonra yirmilerimdeyken, 1981 yılında, Rodolfo Dinzel ile çalışmaya başladım. Kurstaki en iyi öğrencilerden biriydim ve hocam da benle özel olarak ilgilendi, beni çok sıkı çalıştırdı. O zamanlar Buenos Aires Üniversitesinde, folklorik balede tanıştığım bir partnerim vardı. Daha sonra o partner, Olga (Besio), benim eşim oldu. Olga beni tango öğretmem konusunda cesaretlendirdi. 1983’te onunla birlikte dans öğretmeye başladım.
O zaman Arjantin’in politik durumuyla ilişkili, tangonun gelişimini etkileyen çok önemli bir durum vardı. Evet, 1983’te demokrasi geri döndü ama tangonun sosyal dans olarak ölmesinin sebebi askeri diktatörlük değildi. Tangonun altın çağında bile (Golden Age) başta Peron vardı, ki o da askeri diktatördü! Arjantinde birçok insan her şey için devleti suçlamayı seçer, çünkü bu onlardan sorumluluğu alır. Bu bizim sahip olduğumuz bir problem…

Hayır, o zamanlar tango için önemli olan, yeni başbakan Raul Alfonsin’in attığı kayda değer adımdı. O, Buenos Aires’deki kültürel merkezlerde bir ağ kurdu ve öğrencilerin hiçbir ücret ödemeden katıldığı, birçok konuda eğitim veren kurslar açtı. Onların keşfettiği ise şuydu: fotoğraf sınıfında beş, resim sınıfında on ya da gitar sınıfında on beş öğrenci varken, tango sınıfında elli, yetmiş , yüz öğrenci vardı.
Bir kere, ben kültür merkezlerinden birinde ders verirken kontenjan 150 kişilikti. Normalde yönetimin, kontenjan dolduğunda yeni kayıt almayı bırakması gerekiyordu. Fakat bir kişi bunu unuttu ve kayıt almaya devam etti. İlk ders için sınıfa gittiğimde, bir odaya sıkışmış 500 öğrenci vardı. Kapıdan zor girdim! Bir şekilde bir sandalye bulup sınıfın ortasına koyup üzerine çıktım ve şunu söyledim “solumdaki kişiler, burada kalın, sağımdakiler, siz Temmuz’da geri gelin”.

Bu yeni ve büyük ölçekli bir programdı ve tango öğrenmeyi herkes için kolaylaştırdı. Bütün öğretmenler de neyin doğru, neyin yanlış olduğunu kararlaştırmadan, ellerinden geleni yapıyordu. Benim sınıflarımda dans etmeye başlayan bazı hocaların, hakiki hocalar olarak talep gördüğünü biliyorum.

Başka ülkelerden çoğu insan “Tango Argentino” şovunun 1980lerde Arjantin’de tangonun yeniden canlanmasını tetiklediğini düşünür. Ama o şov seksenlerin sonuna kadar Arjantin’e dönmedi, o zamana kadar benim kültür merkezleri ve başka yerlerde yüzlerce öğrencim oldu. Aynı şov Arjantin’de tangonun canlandığı dönemde Paris’te oynadı ve insanlar tangonun gündeme gelmesini bu şova bağladı. Aslında bunun sebebi şov değil insanlardı, insanlar dans etmek, bedenlerini hareket ettirmek istiyordu. Başka ülkelerde tango şovlardan öğrenildi ama Arjantin’de, orada yaşayan insanların içinden yayıldı.

Ve bu dans etme, hareket etme arzusu sadece Arjantin’de hakim değildi. Dünyanın her yerinde insanlar sporlarla, koşuyla, aerobicle, triathlonla ilgilendi, spor salonları daha popüler yerler haline geldi. İnsanlar hareket etmek istiyordu. Arjantin’de bu hareket arzusu genelde tango öğrenmekle sonuçlandı.

İlk tango dersimi vermeden önce dersi nasıl işleyeceğim konusunda sıkı çalıştım. Elime bir kağıt, kalem aldım ve dersin işleyişini tasarladım. Olga ve benim ilk derslerimizden kalan oldukça kapsamlı notlarımız var, onları hala saklıyoruz. İşte buradalar: notlar, çizelgeler, tablolar, çizimler.. Altmış sayfadan fazla veri! O zamandan beri hala bazen elime bir kağıt, kalem alıp beni çevreleyen bu sosyal dans hakkında analizler ve sentezler yapıyorum

Orijinal metin:
http://www.danceoftheheart.com/naveirainterview.htm

Çeviri: Azra Laiç