Değişmeyenin Sonu Ölümdür

0
255

İstanbul’a ilk kez 1994 yılında gelen ve sundukları gösteri sonucu Arjantin tangosunun ilk adımlarının
atılmasına öncü olan Tango Pasion, 12 Kasım’a dek Mydonose Showland’de bir kez daha İstanbullu
izleyicilerin karşısına çıkıyor.

Son yıllarda İstanbul’un yanı sıra Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde Arjantin tangosunun giderek
büyük bir ilgi alanı oluşturduğu ve bu ilginin sadece öğrenilen dans adımlarında kalmayarak
yurtdışından gelen eğitimcilerin düzenlediği workshop’lar, çeşitli mekânlarda oluşturulan ”Milonga”
larla (tango geceleri) da desteklendiği gözleniyor. Şüphesiz Tango Pasion bu açıdan bakıldığında,
özellikle İstanbul’da Arjantin tangosu kültürünün oluşumunda en büyük katkılardan birine sahip.

 Genel sanat yönetmenliğini Hector Zaraspe ‘nin yaptığı Tango Pasion topluluğu, gösterilerini uzun
yıllardan bu yana Jose Libertella ve Luis Stazo yönetimindeki ünlü ”Sexteto Mayor Orkestrası” ile
sürdürüyor. 

Tango Pasion topluluğu, bu kez İstanbullu izleyicilerin karşısına, ilk defa bu yıl Paris’te gösterimine
başlanan yeni bir programla çıkacak. Rudolf Valentino ‘nun 100. doğum yılı nedeni ile hazırlanan
program, Piazzola ‘nın bir seri müziği ile sanal dansçıların gerçek dansçılarla bir arada sundukları
danslardan oluşuyor. 

Sexteto Mayor Orkestrası’nın müzik direktörü Jose Libertella ile tango müziği ve dansının bugünkü
durumu üzerine söyleştik.

– Tango müziği ve dansında son üç yıldan bu yana ne tür değişiklikler oldu? 

JOSE LİBERTELLA – Son yıllarda müzikte olsun danslarda olsun önemli değişiklikler oldu. Örneğin
daha önce Arjantin tangosu adına bilinen çok az sayıda müzik vardı. Müzikler sürekli olarak
değişime uğruyor. Bu değişim de dansları etkiliyor. Genelde daha önceleri 1950’lere kadar var olan
müzikler, danslar tekrar ediliyordu. Sahne üzerinde yaptığımız gösteri, 1950’lerden esinlenilen
müzikleri ve dansları içeriyor ama bunları 2000 yılına taşıyor.

Dünyanın kalbine girmiş bir müzik

 – Müzikteki gelişimi nasıl görüyorsunuz? 

LİBERTELLA – Değişmeyen bir şeyin sonu ölümdür. Bu nedenle de tangonun, dünyanın gelişimine
uyum göstermesi gerekiyordu. Buenos Aires’te gerçekleşen olaylarla da bunun çok yakından ilgisi
var. 1940’lı, 1950’li yıllar tangonun en iyi geliştiği yıllar. Bunda dışarıdan gelen faktörler de önem
taşıyor. Üzücü bir olay olmasına rağmen, örneğin II. Dünya Savaşı, tangonun o yıllardaki gelişimini
etkileyen bir olay. Bütün dünyadaki büyük ülkeler o yıllarda silah üretimi ile uğraşıyorlardı. Arjantin
büyük bir şansla bütün bu olayların hepsinden uzak kaldığı için, bu ülkede yaşayanların silah üretimi
diye bir derdi yoktu ve tango üretimi ile uğraştılar.

Bunu bir şekilde kültürün çiçek açması olarak yorumlayabiliriz. Sigara Arjantin’deydi, bira
Arjantin’deydi, tango Arjantin’deydi. O dönemdeki Buenos Aires’i, üzeri tango bulutları ile kaplı bir
cennet olarak düşünüyorum. Bu cennette de aşk vardı. 1940’lardan sonra büyük ülkeler silah
üretimini bırakıp diğer şeyleri üretmeye başladılar. Kendi ürünlerini satmak için Arjantin’deki alkolsüz
içki fabrikalarını satın aldılar. Buenos Aires’te bir cadde vardı ve burada Arjantin biraları satılırdı,
danslar yapılırdı.

Bu dönemden sonra bu sokak bile satın alındı ve burası tamamen öldü. Tango da bu dönemlerde
yeni bir pazar halini aldı. Ama bunun sonucunda tangoyu oluşturan değerler de yok olup gitti.
Arjantin’de tango ile beraber başka müzik tarzları da sahnedeydi. Ama günümüzde hâlâ o günlerden
kalan insanlar bir cevher olarak görülüyorlar. Fakat bunu kendi ülkelerinde göstermektense
yurtdışında göstermek onlara daha kolay geliyor.

– Tangoya olan tutku giderek artıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? 

LİBERTELLA – Günümüzde öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, özellikle duygu ile yüklü olan şeyler
giderek ortadan kalkıyor. Tango bu duygu yükünü saklayan bir müzik. Her zaman bir ülkenin, bir
topluluğun elinde tutacağı bir şeyler vardır. Arjantin için bu, tango. Tango, Arjantinliler tarafından
bütün dünyadaki insanların kalbine sokulmuş bir müzik. Hiçbir zaman da ortadan kalkmayacak bir
şeyden, kadın ile erkek arasındaki aşktan bahsediyor.

– Biraz da gösteriye dönelim isterseniz. Gösterinin koreografileri nasıl hazırlanıyor? 

LİBERTELLA – Daha önceden dansların koreografileri dansçılar tarafından yapılıyordu. Ama bugün
böyle değil. Artık insanlar büyük müzikaller seyretmek için tiyatroya geliyorlar. O yüzden hem müzik,
hem gösteri bölümlerini birleştirmemiz gerekiyordu.

Gösteri için önce müzikler programa yerleştiriliyor. Daha sonra dansçılar bu müzikler üzerine
danslarını oturtuyorlar. Koreografımız Hector Zaraspe de bu dansları belli koreografiler içinde
düzenliyor.

LEMAN YILMAZ

Cumhuriyet Gazetesi 09.11.2000