Gidon Kremer ve dörtlüsü ünlü tangocunun yeniden düzenlenen parçalarını sunacak. Ünlü kemancı Gidon Kremer, bu gece dörtlüsüyle birlikte ‘Büyük Tango, Piazzolla’ya Saygı başlıklı bir konser verecek. ‘Le Gran Tango’, Arjantin dışında yapılan uyarlamaların en iyilerinden. Piazzolla’nın bandoneonunu ve onun benzersiz virtüözitesini arayacak kulaklar Kremer’ in usta kemanıyla yetinmek zorunda kalacaklar.
Bu gece ünlü kemancı Gidon Kremer’in keman, piyano, bandoneon ve kontrbastan oluşan dörtlüsü ile 25. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali çerçevesinde Aya İrini’de vereceği konser, Le Gran Tango, Hommages a Piazzolla (Büyük Tango, Piazzolla’ya saygı) adını taşımakta. Ünlü kemancının klasik ve romantik eser kayıtlarıyla birlikte, sıradışı bir çeşitliliği içeren repertuarında 20. yüzyılın en ünlü bestecilerine de rastlanmakta. Bu dörtlü ile birlikte yaptığı ve geçen yıl satışa çıkan Le Gran Tango adIı CD’nin başarısı ise her türlü tahminlerin üstünde oldu.
Kremer, Astor Piazzolla’nın eserlerinden oluşan (biri dışında) bu plak repertuarıyla ve 17 Kasım 1996 Linz şehrinde başladığı konser turnesinde Viyana, Münih, Berlin, Hamburg, Paris, Roma, Köln, Ludwigsburg ve Londra’dan sonra bu gece İstanbul’da çalacak. Sırada ise Tokyo’dan New York’a uzanan 11 kent daha var.
Kremer, 1947 yılında Riga’da doğmuş Letonyalı bir sanatçı. Moskova Konservatuarı’nda eğitim görmüş, Brüksel, Montreal ve Cenova birincilik ödülleri almış ve günümüze kadar uzanan bir başarı zinciri ile 100’ü aşkın plak kaydı gerçekleştirmiştir.
Kremer, bu plak ve konser için Piazzolla’yı seçmekteki nedenlerini şöyle anlatıyor: “Müziğinde büyük bir enerji vardı ve bu beni çok etkiledi. Piazzolla’nın müziğine âşık olmak benim için çok özel bir şeydi. Aşkın kendisi de özel bir şeydir, ama müziğe âşık olmak daha da özeldir. Müziğin anlaşılması kadar duyumsanması da çok önemlidir. Onun müziğinde bir insanın, yaşayan bir canlının deneyimlerini buluyorsunuz ve bu sizi aynı anda hem mutlu hem de hüzünlü yapıyor. Bu iki zıt duygunun böylesine güçlü bir bileşimini çok az besteci yaratabilmiştir: Franz Schubert gibi.”
1988 Uluslararası İstanbul Festivali’ne “Yeni Tango 5’lisi” ile katılan ve Temmuz 1992 yılında aramızdan ayrılan Astor Piazzolla modern tangonun yaratıcısı olduğu kadar çağdaş müziğin de temsilcisi idi. Dünyada tangonun adının yeniden duyulmasında en büyük paya sahip olmuş, tango kadar caz ve klasik müzik meraklılarına da seslenebilmeyi başarmıştı. Ama Piazzolla, bu noktaya hiç de kolay gelmemişti. Tango, çeşitli müzik türleri arasında ritmi, yorumu ve “kendine özgü kuralları ile belirginleşen sıra dışı bir müziktir. Bu unsurların bazıları zaman içinde değişikliğe uğramış olsa bile, kendini her zaman duyuran katı bir şekilcilik tangoya egemen olmuştur. Astor Piazzolla’nın tangoda yaptığı değişikliklerin Arjantin’de önceleri tepki ile karşılanması da bu yüzdendir. Klasik tangodan gelen, ama Alberto Ginastera ve Nadia Boulanger’in öğrencisi olan Piazzolla “Dinlemek için Tango” diye nitelendirilen özgün müziğini önce dünyaya, sonra Arjantin’e kabul ettirdi. Tangoları dışında balad ve sonatlar, bale müzikleri, iki operet, 1 opera, 37 film müziği bestelemişti.
Ünlü besteleri
Bu geceki “Piazzollaya Saygı” adlı konserin parçalarına gelince, Milonga En Re, Vardarito, Oblivion, Concierto Para Quinteto, Soledad, Buenos Aires Hora Cero gibi çok sevilen ve ünlü Piazzolla bestelerinden ve bir de Rus besteci Jerzy Peterburshsky’nin Piazzolla’ya adadığı El Sol Sueno adlı parçadan oluşmakta. Plağa ve konsere adım ver en Le Gran Tango adlı parçayı ise Piazzolla aslında viyolonsel ve piyano için bestelemiş ve ünlü viyolonselist Rostropoviç’e ithaf etmişti. Le Gran Tango 1994 yılında Buenos Aires’te bizzat Rostropoviç tarafından çalındığında yer yerinden oynadı. Bu geceki konserde keman ve piyano olarak sunulacak bu parçanın güzelliğine dikkatinizi çekiyoruz.
Konserde Kremer’e eşlik eden sanatçılardan bandoneonada Per Arne Glorvigen 1963 Norveç doğumlu, Oslo’da müzik kolejinde okumuş 1988 yılında Fransa’da yaşayan Arjantinli ünlü Juan Jose Mosalini ile beraber çalışmış (Mosalini Türkiye’de biri gitar-bandoneon, diğeri büyük orkestrasıyla iki kez konser verdi) genç bir müzisyen.
Piyanist Vadim Sakharov ise 1969 yılında 23 yaşında iken Leeds Festivali’nde dikkati çekmiş, Rusya’da bütün önde gelen orkestra ve yöneticilerle çalmış,1989’dan itibaren de Rusya’yı terk ederek Fransız vatandaşı olmuş. Kontrbasist Alois Posch’ın Gidon Kremer ile birlikteliği epeyce gerilere gitmekte. 1959 Avusturya doğumlu sanatçı, 10 yaşında keman ve piyano öğrenimine başlamışsa da kontrbası tercih etmiş, 1977’den itibaren de Viyana Filarmoni Orkestrasının elemanı olarak sanat yaşamını sürdürmekte.
Keman ön planda
Bu geceki konseri izlemeden önce Le Gran Tango’nun plağını tekrar tekrar dinledik. Her şeyden önce şunu belirtmek gerekir ki, Arjantin dışında yapılan Piazzolla uyarlamalarının en iyilerinden biri. Kanımıza göre bu, başta Kremer olmak üzere bütün müzisyenlerin konuya derin bir sevgi ve istekle eğilmiş olmalarından kaynaklanmakta. Düzenlemeler yeniden yapılmış ve keman ön plana alınmış.
Böylelikle Piazzolla’nın bandoneonunu ve onun benzersiz virtüözitesini arayacak kulaklar Kremer’in usta kemanıyla yetinmek zorunda kalacaklar. Ciddiyetle yapılan bütün işler gibi başarılı bir çalışma. On iki saate varmadan bütün rezervasyonu dolan bu konseri izleyeceklerin doygun ve mutlu ayrılacaklarını umuyorum.
FEHMİ AKGÜN
Cumhuriyet Gazetesi 24.06.1997