Biri: “Yazmak zihni organize etmenin bi’ yolu sanırım… Aslında sadece kendim için yazmak istiyorum, beğeni kaygısı olmadan ama birileri beğenirse ne alâ.”
Diğeri: “Zaten kendine yazıyorsun çünkü ben, öteki, diğeri hiçbir zaman senin açından tümüyle kavrayamıyoruz mevzuuyu…anlamak istediğimizi kendi dilimizde anlıyoruz…herkes kârda anlayacağın.”
–0–
Diğeri: “Hiçbir şeyden etkilenmiyor olman etkilerdi seni belki…”
Biri: “Haha evet etkiledi hatta, sen çok güçlüsün bla bla herkesten duyduğum. Yalnız değilim ama yalnızım. Tuhaf…”
Diğeri: “Beni de bu bla bla’lar etkiledi…bir ara boşlukları doldurmak gerek…”
Biri: “Bence kulakları tıkamak gerek, o zayıf yönünü gösterdiğin tek bi’ insan tek bi’ dost olmalı yanında. Beni bunlar değil de eski ben ile yenisi arasındaki uçuruma düşmek baya etkiledi. Değişim acıtıcıymış…”
Diğeri: “Değişim ‘iyi ki’dir… Odaklanmak için bazen fazla kafanın karışmaması daha iyi olabilir. Başkaları hayatının (“”,;:?!…)’lerini sana verebilirler ve noktayı(.) sen koyarsın(:
–0–
Biri: “Evren tüm bu bilgiyi nasıl saklıyor? Ve en önemlisi neden saklıyor? DNA diyeceksin belki (-Hayır öldüğünde DNA bozunuyor). Başka bi’şey olmalı?! Sence ne?”
Diğeri: “Her şey eş anlılık içinde geliştiğinden saklanması gereken bir bilgi ve zaman ayrışması da yok aslında .”
–0–
Biri: “Yazmak beni rahatlatır da eşlik ederken yanlış müziği seçersem çok yanlış yere gidebiliyor düşünceler! Bu ara NEYe, Mevlevilik’e sardım, ruhumun buna ihtiyacı var sanırım!”
Diğeri: “Hüznün sesi… Hüzün… o kadar da korkulacak bir şey değil!
Bana NEYin getirdiği,
Neyin öncelikli olduğunu sorgulama fırsatı…
Sana ne hissettirdiği önemli?
–0–
Biri: “İnadına sevicem insanları diyorum, sonra bi’ şey oluyor, çok fena kırgınlık hissediyorum… Sonra Mevlâna’nın sözü geliyor aklıma; bi’ insanı yapmaması gerekmezken yaptıkları ile sevmeli, yapmadıkları ile değerlendirmemeli…”
Diğeri: “Mevlâna kelâmı doğru da, o aşamaya gelmek için uçlarda savruluyor insan, savrulmalı da..
Kendi sınırlarını bulmak için suyun çalkalanması kadar normal bir şey yok. Öfke, nefret, bazen şuursuz mutluluk hepsi insanı kendi normaline getirmek için.
Her ne duyguysa o an hissettiğin sonuna kadar yaşaman gerekiyor…
Durumu değil duyguyu… SONUna, başka bir şeye dönüşene kadar…”
SON SÖZ…
Tadını çıkarmak varken keşfin kendini başkalarının kalıplarında sıkıntıya sokmanın anlamı yok ki, bu da bir keşif konusu…
Neyse ki hiçbir şey, acı da, mutluluk da, hüzün de sonsuza kadar sürmüyor(:
Buharlaşacağız bir gün,
Tadını çıkarmak gerek ömrün…
…ve SON TANGONUN.
“Tangoyu bu kadar sevmemiz; belki de korkularımızı onun arkasına gizleyebildiğimiz içindir…”
“İnsanın hayatını kurtarması için önce onu mahvetmesi gerekir…”
*Umarım bu oyun tekrar oynanır. ( Oyunla ilgili videoyu aşağıdan izleyebilirsiniz.)
‘Biri’ne Teşekkürlerimle…