Tango, arzu ve ihtirasın müziği olarak bilinir. ”Tango adlı bir halk müziği yüzünden korkunç sorunlara
sahip oldum” demişti Alman müzikolog Eckhard Weber. Arjantinli çağdaş yazar Jorge Luis Borges
ise, ”The Tango” adlı şiirinde, onu bir çeşit korunma aracı olarak tanımlar. Modern Arjantin
tangosunun babası sayılan bandoneon ustası Astor Piazzolla ‘nın Borges’le ortak çalışmalarından
biri ”Alguien Le Dice Al Tango” , insanla tango arasındaki ilişkiyi anlatır; insan ölümsüzleşebilmek
için, tutkularını geliştirmek zorundadır. Tango ise ölümsüzdür ve her zaman ölüme kafa tutabilir.
Geçen günlerde iki Astor albümü birden sürüldü piyasaya; her ne kadar ikisi de eski çalışmalar olsa
da, eskimeyen ve zaman dışı bir müziğin kalıcı örnekleri oldukları söylenebilir. İlki Astor’un ve
modern Arjantin tangosunun gelişimini özetleyen ”Quintasencia” adlı dört CD’lik bir set; ”Adios
Nonino”, ”Las Estaciones”, ”Tristeza de un Doble A” ve ”El Gordo Triste”. Sanatçının geçmişten
günümüze uzanan çalışmalarının toplandığı ve 62 parçadan oluşan set, tango hayranlarını zaman
tünelinde dolaştırıyor.
Yeniliğe her zaman açıktı
Astor’un, Buenos Aires’te sokağa çıkmaya korktuğu yıllar oldu; ailesini ve yaşamını tehdit edenler
vardı. Bu saldırganlık ortodoks tango müzisyenlerinden geliyordu. Astor onların gözünde vatan
hainiydi ve bunun nedeni geleneksel tangoyu değiştirmesiydi. Astor’un tango kompozisyonları bilinen
anlamda dansa uygun değildi; daha çok dikkatle dinlemeye davet ediyordu. Astor tangoyu geliştirdi
ve bu amaçla ona çok değişik etkileri kattı. Dolayısıyla parçalarında klasik elemanların yanı sıra
Arjantin folkloru, caz, pop ve rock karışımını bulmak mümkündü. Astor her zaman günü yakalamış
ve yeniliğe açıktı. Klasiğin repertuvarından sık sık form ve temel teknik için faydalandı. Ahenkli
konuşmasını caz aracılığıyla Stravinsky ve Bartók gibi örneklerin ışığı altında kendi süzgecinden
geçirerek oluşturdu. Ayrıca tangodaki enstrümanların çalınış tekniklerini yeni müzikten ödünç
aldıklarıyla genişletti. Kemanda yay vuruşlar, keskin sürtmeler, virtüözce çalınan bandeneonlar ve
vurmalı enstrümanlarının çokluğuyla zenginleştirilmiş olması onun müziğini belirledi. 20. yüzyıl
sanatının karakteristiğine uygun olarak Astor, eskinin içinden yepyeni şeyler ortaya çıkarıyordu;
ancak tango ruhunu yitirmeden, ona başka bir boyut kazandırarak.
Astor’un en ünlü eserlerinden biri ”Lieber Tango”. ”Sevgililer Tangosu” diye bilinen bu romantik eser,
ezgilerin ustaca yan yana getirilişi ve dingin melodik yapısının yarattığı kontrastla, Astor’un
kalitesinin alameti farikası. İki bölümden oluşan eser, kromat yapının insan psikolojisini doğrudan
etkileyen gücü üzerine kuruludur. Sonu gelmeyen aşk cümleleri yoktur bu eserde, sadece Astor’un
çözülemeyen etkileme gücü vardır. Aşk ve erotizmin dansı olan tango, en güzel örneklerinden birini
verir bu eserle.
Sürgünün içe dönük yüzü
İkinci albüm ”Sur” ise, bir arzular örgüsü, bir aşk ve liyakat öyküsü. Arjantin’in yakın geçmişine ışık
tutan hikâye, dramatik örgüsünün çakıştığı demokrasi ve halk şarkılarının çevresinde yoğunlaşır.
Halk için korku, terör ve baskılara karşı ayaklanmaların meydana geldiği bir gecede, Buenos Aires’in
popüler bir semtinde onlarca aşk, rastlantı ve güven öyküsü üst üste gelir. Köşe başı kafeleri, bu
olayların ”Sur” tangosuyla canlanmış tanıklarıdır. Dramatik konumlar, Arjantinlileri sarıp sarmalayan
mitler ve duygular, yeni bir tango türünde birbirine karışır. Tüm bunlar bizi, sonsuz ve durmaksızın
yenilenen aşk arzularıyla yüz yüze getirir. Burada eziyetten korku duymayan, siyasi tutkularını terk
etmeyen kişilerin duyguları konuşur. İçimizde arzuyu, rüyaları ve bedenleri yöneten enerjiyi
canlandırır. Bu ‘tehlikeler çağı’ nda yaşayan dayanışma ve umudu anlatır. Bir grup Arjantinlinin,
sürgün tangosu yaratmayı denedikleri bir dönemde geçer olaylar. ”Sur” , sürgünün içe dönük
yüzüdür, diktatörlüğün bilinçlerini, arzularını ve rüyalarını kendilerinden kopartmayı amaçladığı nesle
saygı geçididir.
Yönetmen Fernando E. Solanas ‘ın elinden çıkan ve ülkemizde ”Güney” adıyla gösterilen,
günümüzün tutku dolu öyküsü, Arjantinli bandoneon ustasının eşsiz kompozisyonlarında dile gelir.
MURAT BEŞER
Cumhuriyet Gazetesi 05.04.2003